Mikrobiyotamız Bizi Ne Kadar Etkileyebilir?

Bağırsağımızda 100 trilyon mikroorganizma yaşamaktadır. Buna kısaca mikrobiyota diyoruz. Bu sayı vücudumuzdaki tüm hücrelerin toplamından 10 kat fazla. Son yıllarda bağırsak mikrobiyotası ve etkilerine yönelik araştırmalar yoğunluk kazanmaktadır. Mikrobiyotamız bizi sanıldığından fazla etkilemektedir. Yapılan araştırmalara göre obezite,diyabet gibi metabolik hastalıklar; şizofreni, otizm, depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik bozukluklarla bağırsak mikrobiyotası arasında bağlantı olduğuna dair güçlü kanıtlar var.

Bağırsak mikrobiyatası adeta beyin ve bağırsak arasında bağlantı sağlamakta. Yeni araştırmalar gösteriyor ki gastrointestinal sistem (sindirim istemi) mikrobiyotamız bağışıklık sistemini,nöral yolakları ve peşi sıra merkezi sinir sistemini uyardığını ortaya koymakta. Bu uyarıyı bağırsak beyin eksenimizde rol alan hiç de yabancı olmadığımız serotonin, gama-amino bütirik asit,dopamin vb nöroaktif maddeler yardımıyla gerçekleştirir. Nöroaktif maddeler beyindeki sinyal iletim yolaklarında önemli görevler üstlenir. Bu sebeple mikrobiyota çeşitliliği bizim için önemli. Mikrobiyota çeşitliğini neler belirler? Yaşadığımız çevre, diyet değişiklikleri,stres,kullandığımız ilaçlar ve hatta doğum şeklimiz bile çeşitlilikte etkili.

Bağırsak mikrobiyatası düzenleme ile tedavi üzerine son yıllarda ilgi artışı var. Prebiyotikler ve probiyotikler burada önemli rol oynuyor. Prebiyotik, bir barsak mikroorganizmasının diğerine göre daha fazla gelişmesini teşvik etmek, probiyotik ise özel bir mikroorganizmayı oral ya da rektal yoldan almak olarak tanımlanmakta. Bir başka yöntem ise fekal mikrobiyota transplantasyonu (FMT) ,inflamatuar bağırsakhastalıkları tedavisinde eskiden beri kullanılsa da ideal yaklaşım FMT’ye gerek kalmadan mikrobiyotayı probiyotiklerle restore etmek olmalıdır.