Biyoloji, yani canlı bilimi hayatımızın her yerinde kullandığımız bir disiplindir. Onu insanlığa yararlı olabilecek şekilde kullanmak varken, bazı kimseler biyolojiyi silah olarak kullanmaktadır. Bu kimseler “Biyolojik Silah” kavramının ortaya çıkmasında baş rol oynayanlardır.
Biyolojik Silah Nedir?
İnsan gibi canlı yaşamını, bakteri veya virüs canlı veya canlılar arası geçiş formları kullanılarak tahrip edilmesi amacı ile üretilen ve üretiminde biyoloji, kimya gibi disiplinlerin kullanıldığı silah çeşididir.
Aslında bakmak gerekirse insanlar biyolojik silahları yüz yıllardır kullanmaktadır. En basitinden; bahçelerimizdeki böcek öldürücü olarak kullandığımız “Pestisitler” bu gruba girer. Biyolojik silahlar için canlı fizyolojisini, biyolojisini, kimyasını bozan ve biyolojik yol ile ciddi derecede tahrip etkisi yapan silahlardır diyebiliriz.
Biyolojik silahlar için her ne kadar mikroorganizmalar kullanıldığı yaygın olarak kullanıldığı bilinse de, genetiğini değiştirerek silah amaçlı üretilen hemen her canlı bu silah grubuna girmektedir. Yani bilim kurgu filmlerinden alışa gelen virüs ve bakteri temelli silahların yanı sıra, biyolojik olarak güçlendirilmiş ve canlı organizmayı biyolojik olarak tahrip edici güçte etkiye sahip hemen her silah bu grupta incelenir.
Biyolojik Silahlar Nasıl Çalışır?
21. yüz yıl ile bilim ve teknoloji gelişmeye devam ediyor. Ülkeler birbirleri üzerinde siyasi üstünlük sağlamak için biyolojik silah üretimini seçmektedir. Sebebi insan gibi organizmaları derinden etkilemesi ve onun yapısını bozmasıdır. Bu bozukluk atom bombasının Hiroşima’da bıraktığı etki gibi uzun yıllar devam edebilmekte ve kullanılan yerde geri dönüşü çok zor olan etkiler bırakabilmektedir.
Genel olarak bu silah çeşidi, insan gibi organizmaların yapısını bozar ve mutasyona sebep olabilir. Mutasyon üreme hücrelerini etkileyerek yani germline mutasyon (Germline mutasyon, üreme hücrelerini etkileyen mutasyondur.) ile, aynı aileden gelen bir sonraki neslin de bir takım mutant gen ile dünyaya gelmesi ve hali hazırda olaydan etkilenmesine sebebiyet verebilir. Bunun dışında silah, yaşamsal fonksiyonlarını etkileyerek kişiyi direkt olarak ölüme de götürebilmektedir.
1970 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yürütülen bir araştırmanın sonuçlarına göre, 29 değişik mikroorganizma (15 virüs, 11 bakteri, 2 parazit ve 1 mantar) biyolojik silah olarak kullanılabilecek potansiyele sahiptir.
Biyolojik silahların nasıl çalıştığını anlatan ve Amerika Birleşik Devletleri Biyolojik Savaş Savunma programı eşliğinde sunum sırasında izletilen bir video ile devam edelim.
Videodan da anlaşılabileceği gibi, genel olarak biyolojik silahlar nükleer enerji ile ve biyoloji veya kimyasal etkiler ile ciddi ölçüde hasar verebilmektedir. Biyolojik silahların etki mekanizması ile ilgili bu videodan sonra ne kadar etki edebildiğini ve ne amaçlar ile kullanılabileceğini az buçuk tahmin edebilirsiniz.
1980’lerde İskoçya Gruinard Adasında koyunlar üzerinde biyolojik silah olarak şarbon virüsü kullanılmış ve etkileri incelenmiştir. Taktiksel olarak koyunlardan yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta şarbon virüsü salınmış ve rüzgar ile hareket eden şarbon, koyunları etkisi altına almıştır. Hali hazırda şarbon virüsü etkilerinin ne denli ölümcül olduğu bilinirken, koyunların başına gelenin ölüm olduğu da açık bir şekilde aşağıdaki videoda gözler önüne serilmiştir.
Videodan da anlaşılacağı üzere biyolojik silahlar gerçek bir silah etkisi taşımakta ve oldukça ölümcül olabilmektedir. Birçok neden ile biyolojik silahlar kullanılabilmektedir. Gerek siyasi üstünlük sağlamak olsun, gerekse ırk seçilimi sağlamak olsun .
Biyolojik Silahlar Neden Kullanılır?
Biraz önce de bahsettiğimiz gibi biyolojik silahlar birçok sebep ile tercih edilebilmektedir. Yavaş etki etmesi ile kaynağı tahmin edilmesi zordur. Virüs ve mikroorganizmalar tercih edildiğinden, önüne geçmek zordur.
Ülkeler birbirlerine siyasi üstünlük sağlamak için biyolojik silahı son yol olsa da çare olarak görmektedir. Bunun dışında, siyah- beyaz, kuzeyli-güneyli, asyalı-avrupalı gibi birçok ayrım sebebi ile ve bu ayrımı ortadan kaldırıp kendi ırkının tek ırk olarak gelişmesini istediklerinden de biyolojik silah kullanıldığı da tahmin edilmektedir.
Her ne kadar apaçık bir şekilde görünmese de günümüzde birçok devlet biyolojik silah araştırması yapmakta, test etmekte ve kullanmaktadır. Biyolojik silahların en büyük özelliklerinde biri de biraz önce de belirttiğimiz gibi zor fark edilmesidir.
Biyolojik silahların Etki Mekanizması Nedir?
Biyolojik silahların zor fark edildiğinden ve etkilerinin ölümcül olduğundan bahsetmiştik. Bu etkileri başlatması için canlı vücuduna nasıl ulaştığını, hangi yolları kullandığını anlatan aşağıdaki video ile devam ediniz.
İnsan gibi organizmaların solunum sisteminden etki ederek zarar vermeye başlayabilirler. Mikro düzeyde oldukları için özellikle solunum sistemi olmak üzere vücut açıklıklarından rahatlıkla bulaşabilirler. Videodan da anlaşılacağı üzere solunum yollarını kapatmak için filtre kullanmak kısmi çözüm sağlamaktadır. Ancak biyolojik silahların yalnızca solunum yollarından enfekte etmediğini unutmamak gerekir. Açık olan bir yara ile de mikroorganizmalar vücut içerisine bulaşabilmektedir.
Biyolojik Silah Örnekleri
Geçmişten günümüze birçok biyolojik silah örneği ortaya çıkmıştır. Biraz düşünün… Sizce 2009 yılında Türkiye’de kenelerden bulaşan “Kırım Kongo Kanamalı” hastalığı neden aniden ortaya çıktı? Dünyanın en büyük enfeksiyonlarından, salgınlarından biri olan hatta bu listede birinci sırada açık ara önde olan “İspanyol Gribi” 1918 ve 1920 yıllarında, yani 1. Dünya Savaş’ndan hemen sonra neden patlak verdi? Birçoğunuz duymuştur. Günümüzde Dünya Sağlık Bakanlığı’nca 4. patojen seviyesinde yer alan “Ebola Virüsü” sizce şans eseri mi ortaya çıktı?
Biyolojik Silahlar Ne Kadar Etkili?
Amerikan Teknoloji Değerlendirme Ofisi (OTA), bulutlu ve hafif rüzgarlı ortam şartlarında, kitle imha silahları tarafında Washington üzerinde oluşturacağı etki hesaplanmıştır.
Biyolojik Silahlar Nasıl Üretiliyor?
Biyolojik silahların üretimi çoğunlukla genetik mühendisliği ve gen aktarımı ile yapılmaktadır. Özellikle son yıllarda yükselişte olan CRISPR yöntemi ile genetik mühendisliğinin yeniden tasarımının önü oldukça açılmıştır.
Bunun dışında genel olarak patojen sınıfında yer alan mikroorganizmaların yeniden tasarlanmaya ihtiyacı olmasa da, zor iklim ve hava şartlarına uyum sağlayabilmesi için geliştirildiği de düşünülmektedir. Ayrıca rekombinant DNA teknolojisi ile de birçok genetik özelliğin düzenlenmesi mümkündür.