BilimGenelMakalelerSağlık

Kokusuz Kokumuz: Feromonlar

Google News Abone Ol

Kokusuz koku olarak tanımlanan ve birçok canlıda üreme, sosyalleşme, yer tayini, yumurtlamanın baskılanması gibi pek çok olayı etkileyen feromonları açıklamaya başlamadan önce isterseniz tüm ders kitaplarının başında bulunan sıkıcı tanımlara hızlıca bir göz atıp, sonra kendimizin feromonların gizemli dünyasına bırakalım.

Feromon Nedir?

Feromon Yunancada phrein (taşımak) ve hormone (uyarmak) kelimelerinden türemiştir. Yani hormon taşıyan anlamına gelmekle birlikte vücudumuzun dışında (genellikle ter bezleriyle) salgılanmaktadırlar. Esas itibari ile kokusuz bir kimyasal madde olup tür içindeki bireyler tarafından bilinç düzeyine ulaşmaksızın (yani siz feromonları fark etmezsiniz, beyniniz sizin yerinize onları işlemler) algılanırlar.

Birçok belgeselde ağaç kenarlarına idrarlarını bırakan hayvanları görmüşsünüzdür. Burada hayvanlar idrarlarında bulunan feromonlar vasıtasıyla kendi bölgelerini belirlemektedirler. Feromonların ilginç bir işlevi de arılarda karşımıza çıkıyor; arılarda kraliçe arının üremeden sorumlu olup dişi arıların çalıştığını pek çoğumuzun kulağına gelmiştir. “Peki, bu arıların dişi olmalarına rağmen üreyememelerinin nedeni ne?” diye merek ettiğimizde yine karşımıza feromanlar çıkıyor. Basitçe bir açıklamayla feromonlar, dişi arıların yumurtlamasını engelleyerek, kısır kalmalarını ve böylece kendilerini işe vermelerine neden oluyor. Karıncalarda sosyal hayatı düzenlerken birçok türde de dişilerin üreme zamanını erkeklere haber verip çiftleşme sinyalleri yolladığı bilinen feromon etkileri arasında yerini almaktadırlar. Tam zıddı olarak da çiftleşmekte olan dişi fareler ortamda bir başka erkek fareye ait idrar kokusu aldıklarında döllenmiş yumurtaları (zigot) uterusa (rahim duvarı) yapışmamakta ve dişi faremiz hamile kalamamaktadır. Bu muhtemelen ortamdaki ikinci erkek farenin hamileliğin ilerleyen dönemlerinde veya doğumdan sonra bebeğe zarar vermesi için geliştirilmiş bir mekanizmadır.

Feromonların insanlardaki etkilerine bakacak olursak kadınların menstrürasyon dönemlerinden tutun eş seçimine kadar geniş bir yelpazede kendini göstermektedir. Sürekli beraber takılan kız arkadaşların veya aynı ortamda çalışan kadınların bir süre sonra menstrüasyon zamanlarının aynı olduğunu duymuş veya deneyimlemişsinizdir. Üzülerek söylemem gerek ki kızlar bu durum kankalarınızla aranızdaki uyumu göstermekten ziyade yine bir feromon etkisidir. Bu konuda yapılan bir deneyde bir gruptaki kadınların koltuk altlarına pamuk pedler yerleştirilmiş ve bu pedler diğer gruptaki kadınlara koklatıldığında ikinci gruptaki kadınların adet döngülerinin ilk gruptaki kadınlara göre değiştiği gözlemlenmiştir. Benzer şekilde yumurtlama dönemlerinde de feromon salgılamakta ve bu sayede karşı cinsin dikkatini daha fazla çekerek evrimsel olarak üreme şanşımızı arttırmaktadır. Her ne kadar bu yazıya dahil olmasa da koku duyumuzun duygu ve dürtülerimizden sorumlu olan limbik sistemde işlenmesi  feromonların davranışlarımız üzerinde ne kadar etkili olabileceğini göstermektedir.

Peki feromonlarımız bizim hakkımızda sandığımızdan daha fazla şeyi anlatıyor desek? Mesela bağışıklık sistemimiz Bağışıklık sistemimize ait kişisel olarak kodlanan bir gen olan MHC geninin de feromonlardan kaçamadığı da modern bilimin gözlemleri arasında. Konu dahilinde yapılan bir araştırmada bir grup kadına erkeklerin tişörtleri koklatılmış ve kadınlardan bunlardan birisini seçmeleri istenmiştir. Deney sonucunda kadınların MHC geni bakımından kendilerinden en farklı kişileri seçtikleri bulunmuştur. Bu durum ilerde doğacak çocuğun bağışıklık sistemi açısında son derece işlevsel olmaktadır. Zira ebeveynlerin bağışıklık sistemleri ne kadar farklıysa çocuğun bağışıklık sistemi de o kadar güçlü olacaktır. Çok eski zamanlardan beri (orta çağa kadar dayanmaktadır) kültürümüzde yer etmiş olan sevdiğinin önüne mendil atma, onun mendilini koklamak da benzer bir amaca hizmet etmektedir.

Bütün bunların yanı sıra yeni doğan bir bebek annesini, annesi de bebeğini kokusundan tanıyabilmektedir. Bu durum feromanların genetik olarak da aktarıldığına ve kişiye özgü olduğuna güzel bir örnektir. Sonuç olarak feromonların gerek insanlar gerekse hayvanlar üzerinde son derece dramatik etkileri vardır. Her birimizin kendine ait bir kokusu olmasından tutun eş seçimine, mentsrüasyon döngüsünden bağışıklık sistemimize kadar bir çok bilgiyi içeren ve aynı zamanda davranış ve seçimlerimizi etkileyen bir faktördür.

Kaynaklar:

  • https://www.bilimgunlugu.com/ beynimizdeki- duygusal- canavar- limbik- sistem/
  • https:// www.youtube.com/ watch?v= wLjTN6efVxg
  • https:// www.bilgiustam.com/ canlilarda -feromonlar -ve -mucizevi- islevleri
  • Karaismailoğlu, S. (2018). Kadın Beyni Erkek Beyni. Ed. İpek Arman. Ankara: Elma. 8. baskı

Fadime Çağlar

Hacettepe Üniversitesi'nde psikoloji 4. sınıf öğrencisiyim. Bilim, sanat, mitoloji, teknoloji, tarih, felsefe başta olmak üzere mantıklı mantıksız her şeyi merak edip, araştırmaktan, öğrendiklerimi de arkadaşlarımla tartışmaktan büyük zevk duyarım. Hiçbir ayrıma varmaksızın bütün hayvanları seven, atlara ise aşık, bir doğa tutkunuyum. Yamaç paraşütü, origami, resim (yağlı boya, akrilik, ebru, rölyef), binicilik, doğa yürüyüşü hobilerim arasındadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir