Epifiz bezi fonksiyonu ile oldukça özel bir salgı bezidir. Pineal bez olarak da bilinen bu bez bazen 3. göz olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Pek epifiz bezinin özellikleri ve 3. göz olarak anılmasının sebebi nedir?
Epifiz Bezi Nerede Bulunur?
Epifiz bezi fasulye tanesinden daha ufak bir organdır. Hipofiz bezinin hemen arkasında ve bir oyuğun içinde bulunur. Konumu gözlerle aynı düzlemde ve beynin hemen altındadır. Birçok kaynakta “Üçüncü Göz” olarak da bulabileceğiniz organ, kafanın arka tarafına yakındır. İngilizce karşılığı “pineal gland” olan epifiz bezi, ingilizcede çam kozalağı anlamına gelen “pine cone” kelimesinden gelmektedir.
Epifiz Bezi Ne İşe Yarar?
Birbirlerine yakın olmaları ile ve isim benzerliği sebebiyle sık sık hipofiz ile karıştırılan epifiz bezi, geçmiş yıllarda ne işe yaradığı bilinmezken “Bir işe yaramıyor.” olarak nitelendirilirdi. Ancak bilimin gelişmesi ile yapılan araştırmalar, epifiz bezinin özellikleri ve görevi hakkında birçok bilgiyi gözler önüne serdi.
Vücuttaki melatonin salınımını düzene sokan, melatonin dengesini sağlayan organ olan epifiz bezi aynı zamanda, biyolojik saatimizi de belirler. Yani vücudun uyuması ve uyanması gibi birçok fonksiyonda görev alır.
Vücudun biyolojik saati olan epifiz bezinin genelde karanlık ortamlarda devreye girdiğini de söyleyebiliriz. Nitekim epifiz bezi üzerine yapılan araştırmalarda, biyolojik saati ayarlarken uyumayı sağlayın salgıları karanlık ortamlarda gerçekleştirmektedir. Buradan da hiç yorgun olmamamıza karşın genelde “Karanlık ortamlarda neden uykumuz gelir?” sorusunu yanıtı çıkarılabilir. Epifiz özellikle karanlık ortamlarda çok daha üretken çalışır.
Epifiz bezinin görevleri bunlarla da sınırlı değildir.Yapılan araştırmalarda epifiz bezinin ergenlik çağında çalışma miktarı düştüğü gözlemlenmiştir. Büyüme çağında epifiz bezi oldukça önemli roller üstlenmektedir.
Epifiz Bezi Hayvanlarda Bulunur Mu?
Epifiz bezi yalnızca insanlarda bulunmaz. Aynı zamanda timsah, kuş gibi birçok hayvanda da bulunmaktadır. Kuşlarda mevsimsel göç zamanlarının belirlenmesini sağlayan epifiz bezi, birçok canlıda da deri renginin belirlenmesinde görev yapar.
Epifiz Bezinin Embriyolojik Gelişimi
Bez, embriyolojik olarak, diensefalonun nöroektoderminden köken almış, diensefalon tavan plağının en kaudal bölümünden gelişen bir nöroendokrin organdır. Evrimin alt basamağında yer alan bir çok omurgalıda ışığa duyarlı tek bir duyu organı şeklinde olup, gündüz-gece döngüsünün algılandığı tıpkı bir göz organı şeklinde işlev görmektedir. İlkel omurgalılarda, epifiz bezi parietal kemikler arasında yer alan ve ışık algılanmasından sorumlu primitif bir göz yapısında olup parietal göz adıyla anılmaktadır. Işığa duyarlı olan hücrelerden çıkan ve diensefalona giden sinir lifleri pineal sinir adıyla bilinmekte, lens ise bağ dokusu ve optik çanak ganglion hücrelerinden oluşmaktadır. Evrimin daha ileri basamaklarında ise, giderek ışığa duyarlı bu nöroepiteliyal hücreler yerine pinealositler mevcuttur. Bu hücrelerin melatonin adı verilen bir nörohormon salgıladığı bilinmektedir.
Omurgalılarda ve memelilerde, kafatası epifiz üzerinde kapanmakta ve ışık reseptörleri oluşmamaktadır. Işığı geçirmeyen kafatasının oluşması nedeniyle, gözden başlayan ve epifiz bezinde sonlanan bir duyusal sistem gelişmiştir. Epifizde sadece melatonin sentez ve salınımıyla ilişkili hücreler yer almaktadır. Ancak, epifiz bezi lateral gözler ile bağlantılı bir hal almakta, gözlerden çıkan sempatik lifler oldukça uzun bir seyir izleyerek SSG’a ulaşmaktadır. Daha sonra da, vasküler yapılar etrafındaki perivasküler mesafede ilerleyen ve n. conarii adı verilen bir çift sempatik sinir ile epifizde sonlanmaktadır. Evrimin alt basamaklarındaki omurgalılarda, melatonin melanosit hücrelerinde yer alan melanin granüllerinin geri çekilmesine sebep olmaktadır. Böylece, hipofiz bezinden salgılanan ve gonadal organların işlevlerini inhibe eden melanosit stimülan hormon (MSH) antagonisti olarak işlev görmektedir.
Epifiz Bezi Üçüncü Göz
Epifiz bezi beynin sağ ve sol iki lobunun tam ortasında yer alan, fasulye tanesi boyutlarında bir organımızdır. Antik Yunan’da mitolojisinde göre üçüncü göz olarak kabul edilmektedir. Şimdilik ne kadar doğru sayılır bilinmez ama yapılan otopsilerde epifiz bezinin çıkarılıp incelenmesi sonucunda gerçekten de göz şeklini andırdığı görülmüştür. Bununla birlikte aynı otopsi sonuçlarında, biyokimyasal olarak göz ile benzer sıvıları da bulundurduğu saptanmıştır.
Gözün retinasını andıran bu küçük organımız hakkında Drunvalo Melchizedek, yazmış olduğu “Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı” isimli kitabında; “Antik zamanlarda epifiz bezi çok fazla kullanılıyordu ve bu sebepten şimdiki boyutuna göre çok daha büyüktü. Ancak yıllar geçtikçe, epifiz bezinin nasıl kullanıldığı unutuldu ve artık kullanılmamaya başlandı. Bu nedenle de şimdiki boyutuna kadar evrimleşti.” demiştir. Evrim teorisi hakkında bilgi edinmek için buradaki yazımızı inceleyebilirsiniz. >> www.bilimvetekno.com/evrim-teorisi
Aynı kitabın yine aynı yazarı bir başka ifadesinde epifiz bezinin yukarıya doğru bakan bir göz olduğunu anlatır. Söylediğine göre yukarıya bakan bu göz dünyaya değil evrenin diğer tarafında doğru bakmaktadır. Şekli ile gözü andıran bu organın üçüncü gözümüz olduğunu söyleyen bir başka ifade de budur. Tarihte bu organın ufacık boyutlarına rağmen kutsal bir geometri ile yaratıldığı anlatılmaktadır.
Her Şeyi Gören Göz
Eskiden yaşayan insanların günümüzdeki insanlara göre olayları çok daha farklı bir bakış açısı ile değerlendirdiği söylenmektedir. Bunu epifiz bezinin kullanarak yaptıkları ve bu sayede olayları çok daha iyi değerlendirdikleri ve yorumladıkları anlatılmaktadır. Günümüz insanlarında epifiz bezinin ufak olmasının sebebi olarak ise zamanla sulara katılan sodyum florür ve diş macunlarına katılan flor gösterilmektedir. Buna ek olarak ise zamanla epifiz bezinin kullanılmasının unutulduğu ve dolayısıyla köreldiği anlatılmaktadır.
Daha önce yapılan araştırmalarda epifiz bezinin tıpkı bir mıknatısın demiri çektiği gibi floru çekerek, kemikleştiği ve işlevini kaybettiği görülmüştür. Göze benzeyen bu organ ile antik çağlarda insanların şuan göremediği şeyleri görebildiğine inanılmaktaydı. İç yapısı retina ile benzerlik arz etmektedir. Bu nedenle epifiz bezine “her şeyi gören göz” adını verdiler ve bunu 1 Amerikan Doları’nın üstünde resmettiler. Aynı göz resmini mason amblemlerinde, Antik Mısır’ın duvar resimlerinde ve Horos’un kafasının resimlerinde de görebiliriz.
Epifiz Bezi Neden Önemli
Epifiz bezinin yaşamımız sürece en çok aktif olduğu zaman, gece 3 olarak nitelendirilir. Ancak ilginç bir şekilde; insanlarda epifiz bezinin doğum ve ölüm anında inanılmaz derecede yüksek bir aktivasyonundan bahsedilmektedir. Bu bahsi geçen doğum ve ölüm anlarında epifiz bezi, DMT (dimetiltriptamin) diğer bir değişle Ruh Molekülü sentezlemekle meşgul olur. Ruh molekülü hakkında bilgi edinmek isterseniz buradaki yazımızı okuyabilirsiniz >> www.bilimvetekno.com/ruh-molekulu-nedir-dmt
Doğum anında bebekte ve annede eş zamanlı olarak sentezlenen ruh molekülü, ilginç bir şekilde birçok maddenin takıldığı beyin bariyerini geçerek beyne ulaşabilmektedir. Birçok gizeme sahip olan epifiz bezi hakkında yazılmış onlarca kitap ve makale bulunmaktadır. Drunvalo Melchizedek‘in eseri olan “Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı” kitabında da epifiz bezi hakkında bilgiler yer almaktadır.
Drunvalo kitabında epifiz bezinin günümüzde kullanılmadığından ve bu sebepten boyutunun önemli ölçüde küçüldüğünden bahsetmektedir. Bununla birlikte halen istemsiz veya farkında olmadan gün içerisinde çoğu zaman epifiz bezini kullanmaktayız. Pineal gland olarak da bilinen bu organımızın tam olarak nasıl çalıştığı ve neler yapabildiği halen merak konusu.
Birçok kaynakta, epifiz bezinin görevini yavaş yavaş yitirdiği anlatılmaktadır. İşte tam da konu ile ilgili internette bulduğumuz bir yorumu sizinle paylaşmak istedik:
En ufak üşümede bile 30 kat giysi giyiyorsunuz, her gün 2 deodorant 2 parfüm sıkınıp dışarı çıkıyorsunuz. Yemeklerde tatlandırıcı kullanıyorsunuz. Doğa ile herhangi bir bağınız yok nerdeyse. Kokular, tatlar, tensel temas hepsi minimumda . Ne bekliyorsunuz ilkel özellikleriniz kaybolmasınmı. Bişey olsunda saçma sapan bilime laf edelim modundasınız. Ne bekliyorsunuz elinizde akıllı telefon instagrama story koyarken bir yandan da telepatimi yapacaksınız. Doğa böyledir, kullanmadıklarınızı sizden alır. İnsanoğlu kadar ağlak başka bir tür dünyaya gelemezdi eminim. -Anonim
Çocuklarda Epifiz Bezi
Epifiz bezinin iyi korunmadığı bir çocukta, 10-12 yaşlarında kalsifiye (kalsiyum birikimi ya da kireçlenme olarak da açıklanabilir) olmaktadır. Öyle ki naflorürlü diş macunları, paketli gıdalar, diş dolgularındaki civalar kireçlenmeyi arttırmaktadır. Bu kireçlenmeler ilerleyen yaşlarda arttığından dolayı, radyolojik görüntüleme teknolojileri ile görüntülenebilmektedir. (Altınbay, 2020).
Epifiz bezinin fizyolojik aktivitesi, diğer endokrin bezlerin yanı sıra sinirsel innervasyon (sinirsel bağ) ile ilişkilidir. İlginç bir şekilde epifiz bezi aktivitesini arttırmak ile ilgili yapılan araştırmalar, pineal bezin biyolojik saat ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koyuyor (Kuş, Sarsılmaz; 2002).
Karanlık ışık, epifiz bezinin melatonin salımını arttırırken, ışık miktarı arttığında, melatonin salınımı azalmaktadır. Işık sinyalleri pineal beze, retinadan sinirler aracılığı ile iletilir. Melatonin düzeyinin artması, bağışıklık sistemini olumlu etkiler ve stres düzeyini azaltır. Bu durum da dolaylı olarak yaşlanmayı geciktirir. Ayrıca kansere yakalanma riskini de önemli ölçüde düşürür (Kuş, Sarsılmaz; 2002).
Epifiz bezinin fonksiyonu sirkadiyen ritme göre farklılık göstermekte ve melatonin üretimi ile başta endokrin olmak üzere farklı dokuları etkilemektedir. Sirkadiyen ritim hakkında bilgi edinmek isterseniz buradaki yazımızı okuyabilirsiniz. >> www.bilimvetekno.com/biyolojik-saat-ve-beslenme-iliskisi
Kaynak ve İleri Okuma:
- Epifiz Bezinin Morfolojik Özellikleri, Embriyolojik Gelişimi ve Deneysel Greftleme İşlemleri, Yrd. Doç. Dr. Mehmet TURGUT* Doç. Dr. Ayşegül UYSAL** Prof. Dr. Mine YURTSEVEN**
- Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı, Drunvalo Melchizedek
- Epifiz Bezi Mucizesi, Yaşar Özkan
- Retinal Ganglion Hücresi ve Epifiz (Pineal Bez, Üçüncü Göz), Deniz ALTINBAY
- Pineal Bezin Morfolojik Yapısı ve Fonksiyonları, İlter KUŞ, Mustafa SARSILMAZ
- pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29278521
- pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24290350
- pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32118471
Gerçekten de epifiz bezinin ilginç özellikleri mevcut.
Bu yazinin facebookta kötü amaçli içerik kapsaminda paylașilamadiğini biliyor musunuz?
Peki sizce epifiz bezi nedir, ne işe yarar makalesi kötü amaçlı bir içerik mi? 🙂
Madem epifiz bezi bu kadar önemli, Türkiye’de yediğimiz içtiğimiz, gıdalar ve besinler, hormonsuz doğal olmalı. Adam serada domates biber patlıcan salatalık fasulye karpuz kavun muz üretiyor, gece, 03:00’da giyer seraya basıyor bitkilere kimyasal ilacı, hormonu gönderiyor hale, oradan da, ALIŞVERİŞ, merkezlerine, tezgahlara millet düşünmeden bunları alıyor. Kardeşim, kışın domates biber patlıcanın, tezgahta ne işi var? Biraz düşünün, her mevsimin yiyeceği var. Sağlık her şeyin başında gelir.
Çok güzel bir yazı olmuş, epifiz bezi hakkında internette bir sürü yalan yanlış bilgi var. Kaynak olarak kullanılabilecek kalitede bir yazı gerçekten.
Değerli görüşünüz için teşekkür ederiz. 🙂
Epifiz bezinin nitelikleri ile ilgili biraz daha örnek verilebilirdi aramadım değil. Teşekkürler…
Epifiz bezleri için güzel bir yazı olmuş bence ben beğendim teşekkürler.
Epifiz bezi hakkında çok açıklayıcı bir yazı olmuş tebrik ederim. Bu kadar detaylı anlatım bulamamıştım.
Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler..
Epifiz bezi hakkındaki bilgiler çok yararlı çok teşekkür ederim. Epifiz bezinin aktivitesini nasıl arttırabiliriz?
Epifiz bezi körelmeye başlayan bir organ olarak görülüyor. Ancak bazı yerlerde doğal yaşamaktan, sağlıklı beslenmekten kaynaklı biraz daha aktif çalışabiliyormuş sanırım.
Epifiz bezi hakkında bu denli detaylı bilgi verdiğiniz için teşekkür ederim