Evrim, popülasyon içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisindeki değişimidir. En basit anlamıyla, zaman boyuta bağlı değişim demektir Bu teori, bilim tarihinin en çok ses getiren ve tartışmalara yol açan konusudur.
Bu teorinin fikir babası Charles Darwindir. Aslında teori çok daha eskilere dayanmaktadır. Ancak bilim dünyasında ses getirmesi, Darwin sayesinde olmuştur. Modern biyolojideki gelişmelerle, Darwin’in teorisinde oluşan boşluk ve hataları onarmaya çalışanlara da, günümüzde yeni Darwinciler denmektedir.
Evrim teorisi ses getirmesi ve kabul görmesi ile birlikte bir çok yanlış bilgiye de sebep olmuştur. Bir çok kişi evrim teorisinin maymunların zamanla evrimleşerek insana dönüştüğünü savunduğunu zanneder. Bu yanlış bilgide akıllara şu soruyu getirir. “Biz maymundan geliyorsak, şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?” Evrim teorisi maymunlar ile akraba olduğumuzu savunur. fenotip ve genotipteki benzerliklerde bu teorinin doğruluğu güçlendirir. Fakat insanların günümüzde “evrim” kelimesinden anladıkları, bir canlının pat diye farklı bir canlıya “dönüşümü” olduğu için, bu ayrımı anlayamamaktadırlar. Fakat bu ayrım, son derece yavaş bir şekilde gerçekleşir ve yüzlerce, binlerce nesil alır.
Darwinizim: Doğal Seçilim
Darwin’e göre, canlılığın devamlılığı ve türlerdeki çeşitlilik; doğal seçilim ve mutasyonlarla sağlanır.
Doğal seçilim, dış çevreye uyum konusunda daha uygun özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayanlara göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmelerini sağlayan evrimsel mekanizmadır. Böylece dış ortama uyum sağlamakta sorunlar yaşayan bireyler ve genler organizma popülasyonundan tasfiye edilmiş olmaktadır. Bir bakıma Darwin, bu sisteme, Tanrısal bir anlam yüklemiştir. Darwin’in düşüncelerinde, asla bir Yaratıcıya yer yoktur. Darwin, doğal seçilimden, kusurları ayıklayan ve sürekli mükemmelliği sağlayan bir mekanizma olarak bahseder. Bugünkü Darwinciler ise, daha fazlasına inanırlar.
Evrim Din İlişkisi
Darwin’in ateist olması akla şu soruyu getirir. “Dindar bir insan evrim teorisine inanabilir mi ?” İlim, bir varlık hakkında bilgi sahibi olmak demektir. Bilimde inanma değil, bilme esastır. Dolayısıyla yukarıdaki soruyu, “Evrim Teorisine inanan değil, evrim teorisini bilen birisi” şekline getirmemiz gerekir. O zaman zaten cevabın sorunun içerisinde olduğu görülecektir. Felsefe-bilim ile dinin hiçbir yanı çelişmez. Evrim, İslamda da pek çok kez işlenmiştir. 10-11 ve 12. yüzyıllarda, başta İbn Miskeveyh evrim teorisinden bahseder. Hatta Darwin bile burada soluk kalır. Türlerin değişminden söz eder, hatta bitkiler ile hayvanlar arasında ve diğer canlılar ile insan arasında geçiş türleri olduğundan bahseder.
Felsefe-bilim ve din’i çatışmadığını söylediniz. Ama din, hz adem ile havva’nın ilk insanlar olduğunu savunuyor. Eee tamam belki de hz adem ile havva aynı anda diğer türlerden farklı bir evrim geçirip bizi yaratmıştır. (cennetten kovulma konusu falan var ama olsun) Böyle bir şey olabilir mi? Hayır. Tanıma bakalım, evrim popülasyon içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisindeki değişimidir. ‘Popülasyon içi’ burda bize yol gösteriyor. Evrim bireylerde gerçekleşen bir değişim değildir. Evrim popülasyonun değişimidir. Böylelikle hz adem ve havvanın aynı anda evrimleşip çift olarak çoğalmadığını anladık. Peki bu evrendeki düzen? Nizam ve düzene ne diyeceksin? Evrende 1 tane bile düzenli bir şey yok. Gezegenlerin veya yıldızların yörüngeleri düzensiz, mutasyonlar düzensiz, canlılar arasındaki mücadeleler düzensiz… Zaten evrendeki her şey düzenli bir konumdan düzensizliğe geçmek ister buna da entropi denir. Bu da çuvalladı. Daha yazmaya üşendim. Cevabınızı bekliyorum.
Cennet kelimesi bu dünyadaki bir çok bahçe içinde kullanılır, anlam olarakta bahçe demektir zaten. Bir çok din adamıda bu konuda hemfikirdir bu konuda daha fazla detaya girmeyeceğim ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Evrim TEORİsinin doğru olduğu var sayalım. Hz. Adem ilk olarak evrimleşti ve günümüz insan formuna ulaştı yada daha yakın bir form. Buna yakın zamanlı olarakta farklı canlılar evrimleşti (kuranda havva adı hiç kullanılmaz) ve üreyerek şimdi topluma ulaştılar. Bu VARSAYIMın dine ters bir yönünü gmrmüyorum. Tabi felsefede olabilir çünkü bazı felsefi görüşler herşeyi red eder. Son olarakta düzen ile alakalı isterseniz bir yazı yazabilirim ama bir kaç önermek vermek isterim.
Mevsimlerin birbiri ardını takip etmesi
Dünyamız da dahil olmak üzere gezegenlerin yörüngelerinde dönmeleri
Gece ile gündüzün birbirini takibi
Vücudumuzda çalışan sistemler
Bitkilerin fotosentez yaparak oksijen sağlamaları
Yerçekimi sayesinde yaşamımızı sürdürmemiz
Ayın dünyamız etrafında dönüşü
Doğadaki besin piramiti, av-avcı ilişkisi
Güneşe olan uzaklığımızın tam da olması gerektiği kadar olması (fazla olsa soğuktan, az olsa sıcaktan yaşamın mümkün olmaması)
Umarım sorunuza cevap verebilmişimdir. Yorumunuz için teşekkür ederim
Merhabalar, cevabınız için teşekkür ediyorum. Fakat sorularıma yanıt bulamadım. Hz adem’in ilk olarak evrildiğini söylüyorsunuz. O zaman evrimin makroevrim kısmını kabul etmiyorsunuz heralde. Çünkü ilk insanın Hz Adem olduğunu ve onun ise başka bir canlıdan evrimleşmediğini varsayıyorsunuz. Eğer bunu varsaymıyorsanız __> Kur’an da Havva isminin yazmadıiını sötlediniz ki bu havva’nın olmadığı anlamına gelmez benim orda bahsetmek istediğim evrimsel süreçte canlılar çiftler halimda ayrı yaşamazlar, sürü halinde birlikte yaşarlar. Birlikte yaşıyorlar ise adem ve havvanın diğer birlikte yaşadığı canlılardan ne farkı vardır ki onlar ilk insanlar olsun. Ayrıca nizam ile ilgili örnekler vermişsiniz. Bunlar tamamen düzensizlikten meydana gelen etmenlerdir. Kütleçekim, tamamen düzensizdir ve gezegenlerin yörüngelerini daire şeklinde deil de elips şeklinde yapan budur. Bu kütleçekim ise bizim dünyamızda gördüğümüz yerçekimidir.Düzensizliğe başka bir örnek de Dünyamızın bulunduğu konum veya kpnumlar. Bu konumlar sabit bile değildir. Milyonlarca yıl sonra dünyamızım yörüngesi güneşe santiimetrelerce yaklaşacaktır. Bi anlık düzen, zaten bizim oluşmamızı sağlamıştır. Örneğin dünya bir anlık olarak( astronomi zamanı olarak bir an) bu yörüngede bulunduğu için varız. Ya da bir ayın gerçek zamnala yaklaşık 30 gün olması. 3 milyar yıl önce bu zaman dilimi 10 gündü. Bunlar bile düzensizliğin kanıtları arasında .
Şunu belirtmek isterim bu yazıyı yazmış olmam bu teoriyi kabul etmemden ötürü değil istek üzerine yazdım. Araştırmalarım doğrultusunda objektif bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalıştım bu kadar. Beni düşündüren ve aklımı açan yorumunuz için teşekkür ederim ama sorunuza cevap verebilecek bir donanıma sahip değilim.
Bomboş bir yazı ve bunu yazanın kapalı bir bayan olması üzüntü verici. Felsefe dinden çıkarır.
Yorumunuz için teşekkür ederim daha dolu yazılar yazmaya çalışacağım.