Kemik Erimesi
Kemik kitlesinde azalma ve kemik dokusunun mikro yapısının bozulmasına bağlı kemik kırılganlığının artmasıyla karakterize çok nedenli ve en sık rastlanan bir iskelet sistemi hastalığıdır.
Osteoporoz özellikle kalça, omurga ve önkol kırıklarını arttıracak temel sağlık problemi oluşturmaktadır. Omurga kompresyon kırıkları en sık kırık tipidir ve çoğu zaman fark edilen belirtilere yol açmaz. Bununla birlikte çok sayıda omurga kırığı ya da ciddi veya yakın dönemde kırıkları olan kadınlar kronik sırt ağrısı yaşayabilir. Osteoporoz ilişkili kalça kırıkları omurga kırıkları kadar sık olmasa da daha ciddidir.
İleri yaştaki kadınları daha çok etkileyen osteoporozda birçok risk kontrolü rol oynamaktadır.
Çocukluk ve gençlik döneminde kemik yapısı gelişir ve 20 ile 30’lu yaşlar arasında en güçlü noktasına ulaşır. Sonrasında kemik kaybı yavaşça devam eder; menopozdan 2-3 yıl önce yılda %2lere kadar çıkar ve bu durum menopoz sonrası 3-4 yıl devam eder. Daha sonra kemik kaybı yavaşlar yılda %1-1,5 yıl kadar düşer; 80 yaşıyla birlikte birçok kadın en yüksek kemik yoğunluğunun %30’unu kaybeder.
Osteoporozdan korunmada yaşam şekli değişiklikleri, hormon replasman tedavisi, diğer arternatif tedaviler ve epidemiyolojik taramalar önemlidir.
Kemik gücünde azalma yaşlanmaya bağlansa da düşük ostorojen seviyesi esas nedendir.
Kemik kaybının erken saptanması ileri kemik kaybını önlemede ve kırık riskini azaltmada önemlidir. Tüm postmenopozal hastalar osteoporoz ve kırık; kemik kaybının belirtileri açısından değerlendirilmelidir. Uzamış ve ciddi sırt ağrıları osteoprotik omurga kırıklarının muhtemel göstergesi olabilir. Omurga şeklindeki değişiklikler ve boydaki kayıp ek belirtilerdendir. Yaşla birlikte boyda bir miktar kayıp normalken, uzmanlar 3 cm ve daha üzeri kayıpların dikkate alınması gerektiğini belirtmişlerdir. Büyüme çağlarındaki yetersiz kemik gelişimi ve ileri yaşlardaki kemik kaybı osteoporoza neden olabilir.
Osteoporozun Belirlenmesi Nasıl Olmaktadır?
Osteoprorozun belirlenmesinde kemik mineral yoğunluk ölçümleri ve Dünya Sağlık Örgütünün tanı kriterleri kullanılmaktadır. Bu kriterler, kemik mineral yoğunluğu ölçülen kişilerden elde edilen değerlerin, 25 yaşındaki genç bir kadının ölçümleri ile karşılaştırılmasını esas alır.
Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümü Nedir?
Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümü, en çok menopoz sonrasındaki kadın hastalarda gerek duyulan bir inceleme yöntemidir. Çünkü menopoz sonrası osteoporoz kemik gücünde belli bir düzeye kadar azalma ve kırık riskinde artma ile ilgili bir bozukluktur. Kemik donsitometresi belirli bir yaşın üzerindeki kadın hastalarda, check-up incelemeleri içinde yer alır. Ayrıca, cerrahi sonrası (yumurtalık ve rahim alınması) menopoz, erken menopoz sonrası (45 yaşından genç), ilaç tedavisi (steroid) ile meydana gelmiş osteoporoz, tirotoksidaz, hiperparotirodizm ve 60 yaşından sonra sebebi belirlenmeyen sırt ağrıları gibi birçok durumda da yardımına başvurulan bir yöntemdir.
Kemik yoğunluğunu ölçmek için çeşitli testler mevcut olsa da akciğer filmdekinin yaklaşık %10 kadar radyasyonun kullanıldığı dual-energy x-ray absorptiometry (DXA) en tercih edilendir. Yılda %1-1,5 kayıp olması nedeniyle kemik yoğunluğu ölçümü çok sık gerekli değildir. Osteoporoz tedavisi olmayan birçok postmenopozal kadın hasta için yılda 3-5 yıl geçmeden tekrarlayan DXA ölçümleri yararlı değildir.
Osteoporozdan nasıl korunulur?
Osteoporozdan korunma çocukluk çağında başlar ve yaşam boyu devam eder. Korunma, yeterli bir kalsiyum alımı, düzenli egzersiz ve kadınlarda yeterli östrojen erkeklerde ise yeterli testosteron düzeylerinin sağlanmasını kapsar. Çocukluk, adolesan dönem ve genç erişkinlik dönemlerinde güçlü kemikler oluşturulması ileri yaşlarda osteoporoz gelişiminden korunmak için önemlidir. Düzenli fiziksel aktivite, örneğin yürüyüş, aerobik veya merdiven inme-çıkma, kemik kuvvetini arttırmada önemlidir.
Kemik Erimesi ve Sporun İlişkisi Nedir?
Spor yapmak aslında kemik erimesi problemini çözmez, tedavisi de bu şekilde mümkün değildir. Fakat yapılan sporla bağlantılı olmasının nedeni bağların ve tendonların kuvvetlenmesinin sonucu olarak kemiklere ve eklemlere binen yükün azalmasını sağlamak. Böylece; vücut kendine ağır gelmez ve yaş ilerledikçe öne doğru bir bükülme başlamaz.
Sporun yanı sıra beslenmeye de dikkat edilmesi gerekmektedir. Kasların kuvvetlenmesi için düzenli karbonhidrat ve protein tüketilmesi gerekir. Aksi takdirde kaslar beslenemez, zayıflamaya başlar ve kemiklere daha fazla yük binmesine neden olur.
Kemik Erimesi Durumundan Egzersiz ve Spor Yapılması Ne Tür Faydalar Sağlar?
- Kemikleri güçlendirir, kemik kütlesini arttırır.
- Kemik kaybını azaltır.
- Kas kütlesinin artmasını ve kasların güçlenmesini sağlar, bu sayede düşmeleri engeller.
- Egzersiz ve spor yapmak kişinin denge yeteneğini geliştirir. Bu sayede düşmelere bağlı kırıklar önlenmiş olur.
- Eklemlerin etrafındaki kasların güçlenmesini sağlar, bu sayede vücudun duruşu ve hareketleri daha düzgün olur, eklemler korunur.
- Kemik ve eklemlerdeki ağrıların azalmasını sağlar.
- Hastanın psikolojik olarak kendisini çok daha iyi hissetmesini sağlar.
- Fazla kilo almayı, şişmanlığı önler bu sayede eklemlere ve bacaklara binen yük azalır.
- Ayrıca obeziteye bağlı kalp damar hastalıkları gibi riskler de azalmış olur.
- Vücudun esnekliğini arttırır.
Osteoporozu önlemek için dikkat edilmesi gereken hususlar;
- Osteoporoza karşı önlem almaya anne karnındayken başlanmalı ve tüm yaşam boyu çaba sarf edilmelidir.
- Emziren anneler yeterli miktarda kalsiyum almalıdır.
- Anne sütü alan bebekler de dahil olmak üzere büyüme sürecindeki tüm çocuklar, D vitamini ve protein açısından zengin beslenmelidir.
- Çocuklar, erken yaşlardan başlayarak fiziksel aktivitelere yönlendirilmeli ve yaşam boyu da devam etmeye teşvik edilmelidir.
- Alkol, yoğun kafein, kolalı içecekler ve sigaradan uzak durulmalıdır.
- Osteoporoz ve kırık risk grupları riski kaldırmak, osteoporoz hastaları ise tedavi için bir an önce bir uzmana başvurmalıdır.
- Doktorun önerdiği medikal tedavilerden eksiksiz destek alınmalıdır.
- Ayrıca osteoporozla yakından ilgileri olan Fizik Tedavi, Ortopedi ve Kadın Doğum uzmanlarından yararlanılmalıdır.