Dünya Sağlık Örgütü tarafından obezitenin tanımı; sağlığı bozacak şekilde obezitenin anormal ya da anormal yağ birikimi olarak yapılmıştır. Obezitenin en önemli nedeni alınan enerji ile tüketilen enerji arasındaki dengesizliktir. Yetersiz fiziksel aktivite aşırı ve yanlış yeme alışkanlıkları, yaş, eğitim düzeyi sosyokültürel etmenler, gelir durumu hormonal ve metabolik faktörler, psikolojik faktörler sigara ve alkol alışkanlığı, doğum sayısı, kullanılan bazı ilaçlar ve genetik risk faktörleri obezite oluşumuna yol açmaktadır.
Kilo kontrolü ve sağlıklı beslenme ile ilgili bilgiler çok eskilere dayansada bu amaçla kullanılacak gıda ve ilaçlara yoğun ilgi 19. yüzyılda sanayileşme sonucu obezitenin yaygınlaşması ile başlamıştır. Obezitenin tedavisinde ve korunmaya yönelik alternatif yöntemler arasında kafein yer almaktadır. Öncelikle çay kahve soda çikolata ürünleri ve enerji içecekleri arasında en çok tüketilen uyarıcıdır ve insan sağlığı üzerindeki etkileri nüfus çapında büyük olabilir. Kahve kan basıncını yükselten kafein içeriği nedeniyle insan sağlığına zararlı kabul edilirken bazı kanser türlerinde kahvenin kansirojen etkisi olduğu da düşünülmektedir. İnsanlardaki kafein iştah düzenleme için önem kazanmıştır ve şimdilerde bir iştah bastırıcı olarak işlev görmektedir. Obez insanlar zayıf insanlardan kahvenin neden olduğu daha küçük termogenezlere sahiptir.
Çay ve Obezite İlişkisi
Kahve, kakao, kola ve bazı içeceklerde olduğu gibi çayda da doğal olarak kafein bulunmaktadır. Çayın kafein içeriği; demlenme süresi, demlenme sırasında çayın karıştırılıp karıştırılmaması, çay-su oranı, servis edilen fincanın büyüklüğü gibi birçok etkene bağlıdır.
Yapılan epidemiyolojik araştırmalar ve klinik çalışmalar çay tüketimi (özellikle yeşil çay) vucüt yağ oranı ve bel çevresi arasında ters ilişki olduğunu göstermiştir. Bu durum çayda bulunan kateşin polifenolleri ve kafein termogenesiz ve yağ oksidasyonu yoluyla beden ağırlığında azalma meydana getirdiği şeklinde açıklama yapılmıştır.Literatürde özellikle yeşil çayın karbonhidrat emilimini inhibe ettiği, yağ asidi sentezini düzenlediği, gastrik ve pankreatik lipazı baskıladığı, termogenesize neden olduğu, sempatik sinir sistemini ve lipolizi aktive ettiği, yağ dokusu farkılaşmasını azalttığı ve beyinde tokluk hissinin oluşmasında önemli rol oynadığı belirtilmektedir. Çayın kilo kontrolü üzerine etkili olduğu çalışmaların çoğu yeşil çay ile yapılmıştır.
Yeşil çayda bulunan kateşinlerin sadece yağ dokusu farlılaşmasını değil aynı zamanda poliferasyonunda inhibe ettiği belirtilmektedir.Bununla birlikte yeşil çay çeşitli sindirim enzimlerini inhibe etmesi ile karbonhidrat ve yağ emilimini azaltmaktadır. Yeşil çayın anti-obeziteye yönelik bu mekanizmalara katılımı tam olarak açıklanmamıştır. Yeşil çaydaki EGCG termogeneze etkilerinin yanında adipozit coğalmayı lipogenezi, yağ emilimini ve besin alımını azaltarak obeziteyi engellediği yapılan çeşitli çalışmalarda belirtilmiştir. Ek olarak karaciğer, iskelet kası gibi hedef organlar yeşil çayın, kateşinlerinin ve EGCG’nin anti-obezite etkisine katkıda bulunabilmektedir. Çyın kateşin, kafein ve teanin bileşenlerinin neden olduğu yağ ve enerji metabolizmasındaki artış ile kilo yönetiminde önemli rol oynamaktadır.
Kahve ve Obezite İlişkisi
Bu konuda en güncel veri 2019′ da yapılmiş bir çalışmaya ait olup; bu çalışmaya göre kafeinin kahverengi yağ dokusu fonksiyonunu uyardığı rapor edilmiştir. Kahve adipozitlerin farklılaşmasına etki etmesinin yanı sıra lipid metabolizmasında görevli nükleer reseptörlerle ilişkili olan peroksizom prolifetör aktifleştici reseptör gaba expresyonu üzerine etki etmektedir. Ayrıca kahve ve kafein iştah üzerine baskılayıcı etkileriyle obezite ile ilişkilendirilmektedir. Kahve ve kafein gastrik boşalma ve gut hormonlarının sekresyonunu etkileyerek iştah kontrolunu etkilemektedir. Kaefeinin öğünden 0,5 -4 saat önce alınmasının iştahı baskılayarak akut enerji alımını azalttığı bilinmektedir. Kafeinin iştah üzerine etkilerini açıklayan bir diğer mekanizmada dopamin/adenozin etkileşiminden ileri gelmektedir. Kafein adenozin reseptörlerini bloke ederek lezzetli gıdalara karşı ödüllendirici davranışı azalttığı ifade edilmektedir. Kafein ise tokluk sinyali ile ilişkili olan asetilkolin mktarını artırmaktadır. Ayrıca hipotalamustaki serotonin seviyesini artırarak iştahı baskılamaktadır. Kahvenin obezite ile ilişkilendirildiği olası diğer mekanizmalar metabolik hız ve enerji tüketimim lipid oksidasyonu lipolitik ve termojenik faaliyetlerde artış sağlayarak vücut ağırlığını azaltmaktadır. Bu metabolik mekanizmaların dışında kahve- obezite ilişkisi genetik mekanizmalar aracılığı ile de tartışılmaktadır. Buna göre önemli olan, kohort çalışma (Healty ProfessionalsFollow-up Study, Nurses’ Healty Study, Women’s Healty Initiative) sonuçları genetik olarak obeziteye yatkın, ancak kahve tüketimi yüksek olan bireylerde BKI sonuçlarının daha düşük olduğuna dair veriler sunmaktadır
Kaynakça:
- Macit M ve Köksal E.(2020),”Kahve Tüketiminin Obezite Tedavisinde Destekleyici Rolü”Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi,2020;3(1):119-127
- Yılmaz F, Demirel G. ve Kumsar A.(2016)” Çay Obezite ve Kadın” Journal Of Contemporary Medicine, 2016;6(2):137-146
- Sınar D,Acar E ve Yıldırım İ.(2019)”Kafein ve Obezite”T,rk Spor Bilimleri Dergisi,2019;3(1):10-20
Çok akademik bir yazı olmuş, okuduğumun yarısını anlamadım, yazıyı bitiremedim.
Konuyula ilgili makalelerden derlediğim kısımları çok baside indirgemeden aynı zaman da çok da sıkmadan bilimsel olarak açıklamaya çalışıyorum. Ancak sonraki yazılarımda düşüncelerinizi mutlaka dikkate alıcam.
Teşekkür ederim.