GenelMakalelerSağlık

Ketojenik Diyetin Yararları ve Zararları

Google News Abone Ol

Ketojenik Diyet Nedir, Nasıl Yapılır?

Ketojenik diyet, özel olarak hesaplanmış ve sıkı bir şekilde kontrol edilen, yüksek yağlı, yeterli proteinli, düşük karbohidratlı bir diyettir. Yani kısaca; Vücuda olması gerekenin 2 katı kadar yağ yüklemesi yapmak, olması gerekenin çok altında karbohidrat almak demektir. Bu diyetin birçok çeşidi bulunur, her çeşidinde yağ/karbohidrat yüzdeleri değişir. Ama yağ yüzdesinin çok yüksek, karbohidrat yüzdesinin çok düşük olması değişmez.  Bundan yıllar önce ketojenik diyet, epilepsi hastalığının tedavisinde kullanılmış, ve çok güzel sonuçlar elde edilmiş. Epilepsi hastaları özel olarak hazırlanmış, disiplinli bir kontrolle ketojenik bir diyet ile beslenmesi sonucunda nöbetlerinde ciddi azalma gözlenmiş. Fakat yıllar sonra epilepsi ilaçları piyasaya çıkınca, bu diyet popülerliğini yitirmiş. Son yıllarda ise ketojenik diyet; zayıflama sürecindeki başarılarından dolayı tekrar popüler olmuş durumda.

Ketojenik Diyet Zayıflatır mı?

Yüksek proteinli zayıflama diyetleri ve özellikle düşük karbonhidratlı diyet kombinasyonlarının kısa dönemde hızlı kilo kaybı sağladığı biliniyor. Bu konuda bir çok araştırma mevcut. Fakat unutulan veya ihmal edilen nokta; bu diyetlerin uzun dönemli sonuçları pek de parlak değil. Uzun dönemde yüksek yağlı ve proteinli diyetler, diğer dengeli diyetlere göre hiç de avantajlı değildir. Yapılan çalışmalarda  ketojenik diyetler ve dengeli diyetler karşılaştırıldığında kısa dönemde ketojenik diyet daha hızlı kilo verdirse de uzun dönemli sonuçlarda dengeli diyetlerin hem daha sürdürülebilir olduğu hem de daha fazla kilo verdirdiği bulunmuş. Yani ketojenik diyetin kilo verdirdiği bir gerçek. Fakat bu kilo verilirken vücutta nasıl hasarlar oluşuyor, bu diyetin ne gibi zararları var bunları da biliyor olmamız gerekir.

Ketojenik Diyetin Zararları

Ketojenik diyetin birçok zararı bulunmakta, bu zararlar genel olarak uzun dönemde ortaya çıkmakta. Yani kısa bir süre uyguladığınız ketojenik diyet vücuda büyük ve kalıcı zarar vermez. Fakat kronik bir hastalığınız veya özel bir durumunuz(hamilelik, hipoglisemi, ergenlik dönemi, kaşeksi, hiperlipidemi, karaciğer yağlanması vb.) varsa böyle bir diyet uygulamanız hayati riskler oluşturabilir. Bu diyetin en çok karşılaşılan zararları;

Proteinlerdeki azot grubu karaciğerde üreye dönüşür. Oluşan üre böbrekler yardımıyla idrarla dışarı atılır. Aşırı protein alımında bu süreçlerin gerçekleşmesi için karaciğer ve böbrekler aşırı çalışmak zorunda kalır. İleri dönemde böbrek hasarı gözlenebilir.

Yüksek protein ile birlikte artan yağ ve kolesterol alımı, kan kolesterolünü yükseltir ve damarlarda birikerek damar sertliği oluşmasına sebep olabilir.

İnsülin fazla enerjiyi yağ olarak vücutta depolamamızı sağlar.  Glukagon ise insülinin tam tersi olarak, karaciğerde depolanan glikozu ihtiyaç olması halinde kana gönderir yani depoların kullanılmasını sağlar. Bu diyette amaç; karbohidrat oranını düşürerek yağ depolayan insülinin seviyesini azaltmak. Böylece depoları kullanabilmeye imkan sağlamak. Ama çok önemli bir nokta gözden kaçırılmamalı, beynin tek enerji kaynağı glukoz yani karbohidrattır. Eğer beyine glukoz sağlayamazsak ketosiz durumu ortaya çıkar. Bu da beyne geri dönüşümü olmayan hasarlar verir.

Ketojenik diyetin en önemli zararlarından biri de, vücudun su oranını azaltır. Sağlıklı bir insan vücudunun yaklaşık %55-65 i sudur. Bu oran ne kadar yüksek ise o kadar sağlıklısınız diyebiliriz. Ketojenik diyette verilen kilonun önemli bir kısmı da malesef ki sudur. Yani aslında yağlarınız pek de azalmadı, vücudunuzun su oranı azaldı ve bu da tartıda belirgin bir kilo kaybı gibi göründü.

Su oranının düşmesi başlı başına vücut için büyük bir sorun iken, ketojenik diyetin vücuda verdiği tek zararın su kaybetmek olmadığını, iç organlarda ve beyinde de hasar oluşturabildiğini, kolesterol ve kan lipitlerini arttırdığını da unutmayalım.

Bir de ketojenik diyetin yararlı yönlerine bakalım;

Ketojenik Diyetin Yararları

Ketojenik diyetin yaklaşık %70 i yağdan oluşur. Karbohidrat tüketimi günlük 20 gramın altındadır. Bu şekilde beslenmenin avantajları;

proteinden ve yağdan zengin beslenmek daha uzun süre tok tutar. Çünkü bu besinler midede uzun süre kalır hemen kana karışmaz.

Yüksek yağ içerikli besinlerin iştahı azalttığı biliniyor. Bu sayede azalan iştahla birlikte tüketilen besin miktarı da azalabilir.

Bunun dışında ketojenik beslenmenin bir diğer katkısı da insülin direnci oluşmasının önüne geçmesidir. günlük tüketilen karbohidrat miktarı düşünce, vücudun ürettiği insülin miktarı da doğal olarak düşer, böylece insülin duyarlılığı artar.

Ketojenik diyetin yararlı yönleri tabi ki var. Ama biz bu yararlardan faydalanabilmek için ketojenik diyete muhtaç değiliz. Normal diyetimizin ara öğün ve ana öğünlerinde belli düzenlemeler yaparak da iştahımızı azaltabilir, insülin direncimizi yenebiliriz.

Bu konuda yeterli ve ayrıntılı bilgi edinmek için bir diyetisyenden yardım alabilirsiniz.

Kaynakça

  • Efficacy and Tolerability of the Ketogenic Diet According to Lipid:Nonlipid Ratios—Comparison of 3:1 with 4:1 Diet 2007 International League Against Epilepsy
  • Bilsborough, Shane A. and Crowe, Tim 2003, Low carbohydrate diets: what are the potential short and long term health implications?, Asia Pacific journal of clinical nutrition, vol. 12, no. 4,
  • The use of low-carbohydrate diet in type 2 diabetes – benefits and risks Annals of Agricultural and Environmental Medicine 2014, Vol 21, No 2, 320–326
  • Yüksek Proteinli Diyet Akımlarının Vücut Ağırlığının Korunması Ve Sağlık Üzerine Kısa Ve Uzun Dönemli Etkileri Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Gümüşhane University Journal of Health Sciences: 2014;3(1)
  • Foster GD, Wyatt HR, Hill JO, McGuckin BG, Brill C, Mohammed S. A Randomized Trial Of A Low-Carbohydrate Diet. N Eng J Med 2003; 348 (21): 2082–2090.
  • Lagiou P, Sandin S, Lof M, Trichopoulos D, Adami H-O, Weiderpass E. Low Carbonhydrate-High Protein Diet And Incidence Of Cardivascular Diseases In Swedish Women: Prospective Cohort Study. BMJ 2012; 344: e4026.

Hacer Akman

1997 de Van'da doğdum. İlkokulu Van'da, liseyi İstanbul'da okudum. Beslenme ve Diyetetik bölümünü tercih ettim ve Selçuk Üniverstesinde başladım ardından  Kırklareli Üniverstesine yatay geçiş yaptım. 2019 yılında mezun oldum. Kendi alanımda çok fazla kitap ve makale okudum. Mesleğimi çok seviyorum. Şu an bir spor salonunda diyetisyen olarak çalışıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir