Zihin Körlüğü Nedir?
Gözlerini kapattığında uçan bir elma görebiliyor musun? Eğer görebiliyorsan onu havada döndürmeye çalış ve altını, üstünü dikkatlice incele. İstersen elmayı çevrende koşturup oyun bile oynayabilirsin. Ama bir sorun var! Elmayı görüyor musun?
Bazı insanlar elmayı harika görebiliyorlar. Aynı bir filmde gördükleri gibi. Bazı insanlar ise bu şekilde değillerdir. İnanılması zor ama bazı insanlar elmayı hiçbir şekilde hayal edemezler. Üstelik bu insanlar sağlıklılar da. Bu zihin körlüğünden kaynaklanır. Tabi bu bir metafor. Bu durumun asıl adı “doğuştan gelen bir aphantasia” dır.
Firefox internet tarayıcısının yaratcısı Blake ROSS böyle bir yetenek olduğunu gazetede bir haber okuduğunda farkettiğini söylüyor. Bu habere göre bazı insanlar cerrahi müdahale sonucu bu yeteneklerini kaybediyormuş.
Facebook da ROSS şaşkınlığını şu şekilde ifade etmiş:
Kabiliyetini kaybetmek de ne demek? Şimdiye kadar böyle bir yeteneği olduğuna şaşmamalı mıyız?
Bu durumdan muzdarip olan diğerleri de ROSS gibi şans eseri öğrendiklerini dile getiriyorlar.
Yüz tanıma, yol bulma, geçmişi hatırlama üzerinden bir çok inceleme yapıldı. Aphantasia bulunan katılımcılar geçmişi hatrladıklarını ancak gözlerinin önüne getirmekte zorluk çektiklerini dile getirdiler. Bunlar film şeridinden ziyade kavramsal listeler oluşturuyorlardı. Örneğin bir kumsalı gözlerinin önünde canlandıramazlar. Bunun yerine güneş, kum, şezlong gibi simgelerle karşılaşırlar.
Bu durumla alakalı edinilen bir fikre göre bazı insanlar doğuştan hayal edemezler. başka bir fikre göre ise, bu insanların kafalarında oluşan imgeler herkes gibi. Ama bunu bilincinde değiller. Yani bunu anlatmaya yeterli değiller. 1800’lerin sonlarında İngiliz bilim adamı Sir Francis Galton tarafından yürütülen bir araştırmada genel nüfusu kendi iç imgelerinin tanımlamalarını istedi. Ama bu çalışmalar öznel niteliklere dayanıyordu. Bu durum bireyin iç gözlemine yani kendi zihinsel süreçlerini değerlendirmesine bağlıydı.
Aklında ne gördüğünü nerden bilecektim? Ya aynı şeyi görüp farklı tanımlıyorsak? Ya da farklı şeyleri görüp aynı tanımlıyorsak? Bu araştırma benzeri sorulara cevap veremiyordu.
Bunun yerine daha objektif bakabileceğimiz deneylere ihtiyacımız vardı.- Zaten deney dediğimiz şey de objektif yaklaşmak için yapılan bir şey değil mi? – Yeni araştırmada insanların öznelliklerinden mi kaynaklandığını da anlamaya çalışıyoruz.
Binocular Rivalry
Binocular rivalry adında daha objektif olacak yöntem kullandılar. Bu yöntemde katılımcıların gözlerine bir gözlük takılır ve gözlük camlarından birine yeşil diğerine kırmızı resim ard arda gönderilir. Her iki görüntüyü bir kere de göremiyoruz. Çünkü beyin önce yeşil sonra kırmızı görüntüyü algılar. Ama biz insanların göreceği renkleri binocular rivalry yöntemine göre etkileyebiliriz. Bu yollardan bir tanesi önceden iki resim olanı tek bir resim haline getirmek. Örneğin önceden yeşil rengi hayal etmeniz söylenir. Gözlüğü taktığı zamanda göreceği renk yeşil olacaktır.
Bu çalışmada, aphantasic olanlar hayallerinde bir kırmızı daire ile yatay çizgi görmeleri veya yeşilbir daire ile dikey çizgi görmeleri istenir. Bunu gözlüğü takmadan 6 saniye kadar yaparlar. Sonra hangi görüntü gördükleri sorulur. Bunu yüze yakın deneme ile tekrarlarlar. Aphantasicler binocular rivalry ilizyonundan etkilenmedikleri görüldü. Deney sonuçları bize bu insanların gerçekten de hayal edemediklerini, iç görülerinin yanılsaması olmadığını gösterdi.
Bazı İnsanlar Neden Zihin Körü Olur?
Genel popülasyonda yapılan araştırmalar, görselleri hayal etmenin frontal korteksten beynin arkasındaki görsel bölgelere kadar uzanan bir beyin ağını içerdiğini göstermektedir.
Günümüzdeki teoriye göre görüntüleri gördüğümüz zamanda beyinde oluşan modellemenin ne kadar benzerini taklit edebilirse o kadar iyi hayal edebiliyor. Aphantasic bireyler bu görüntüyü oluşturmayı yeteri kadar yapamazlar yada onlar tamamlamak için farklı ağlar kullanırlar.
Ama yapılan bir diğer araştırmaya göre araştırmacılar, görselleri ne kadar iyi hayal edebiliyorsanız takıntılı olmaya ve bağımlılığa yatkınlığınızı arttığını düşünüyor. Bunun dışında travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesinde etkili olabileceği düşünülüyor.
Kaynak: Neuro Science News