BilimGenelMakalelerSağlık

Bağırsak Mikrobiyotamız ve Hastalıklarımız

Google News Abone Ol

Vücudumuzun çeşitli bölgelerinde bulunan, o bölgeye adapte olmuş, ortak yaşam süren mikroorganizmalar ile aramızda hassas bir denge bulunmaktadır. Vücudumuzun belli bir bölgesinde bulunan mikroorganizmalar florası mikrobiyota olarak adlandırılmaktadır. Normalde, biz onlara, onlar bize zarar vermeden, ortak bir yaşam sürdürmekteyiz ve birlikte evrilmekteyiz. Birlikte yaşadığımız bu canlılara simbiyotik canlılar denilmektedir. İki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak bir arada yaşamaları simbiyoz olarak tanımlanmaktadır.

Bağırsaklarımızdaki 500 – 1000 çeşit, mikroorganizma yaşamaktadır. Bunların sayısı ya da cinsi değişince denge bozulabilmektedir. Örneğin, anne sütü ile beslenen çocukların bağırsak bakterileri florası bellidir. Bu doğal flora, çocuğun bağışıklık ve beyin gelişmesini bile etkileyebilir. Artık biliyoruz ki sağlığımız, hastalığımız, hatta tüm yaşamımız, mikroorganizmalarla olan düzenli ilişkilere bağlıdır. Tüm organizmalarda vücuda, ilk mikroorganizmanın anneden geldiği tespit edilmiştir. Şişmanlıkta, bağırsak mikrobiyotasının bileşimi ve metabolik yeteneğindeki değişiklikler, şişmanlığı artırır ve çevresel organlardaki metabolizmayı etkiler; Örneğin, beyinde doyumluluk hissinin denetimi, bağırsaktan, PYY ve GLP-1 gibi hormonların salınımı ve son olarak yağ dokusu, karaciğer ve kaslarda metabolizması ve birikmesi gibi düşünülebilir.

Bağırsak Mikrobiyotamız Hastalıklarımız İle İlgili

Konak metabolizması-bağırsak mikrobiyota ilişkileri ve bağırsaktaki mikrobiyotanın bozulmasıyla, uyumsuz yaşam (dysbiosis) haline gelmesiyle ilişkilendirilebilen olası sonuçlar şöyle açıklanabilir;

  1. Bu uyumsuzluk, hastalığa neden olmayabilir.
  2. Uyumsuzluk, patolojik bir durumdan kaynaklanıyor olabilir, mikrobiyota, sadece hastalığın şiddetini ve süresini etkiliyor olabilir.
  3. Uyumsuzluk patolojinin birincil nedeni olabilir.

Memeli bağırsaklarındaki Paneth denilen epitel hücreleri, birçok antimikrobiyal maddeler salarak, mikrobiyotanın bileşimi etkilemektedir. Son zamanlarda Paneth hücrelerini işlevini bozan, çevresel ve kalıtsal etmenler bulunmuştur. Böyle durumlarda antimikrobiyal peptit salınımında aksaklık olduğu için, uyumsuzluk ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Paneth hücre bozukluğu, uyumsuzluğun nedenleri arasında sayılmaktadır.

Mikrobiyota bilgisi bize kanser, enfeksiyon hastalıkları, aşırı şişmanlık, şeker, bulaşıcı hastalıklar, sinir sistemin hastalıkları ve bazı otoimmün hastalıkların sağaltımında işe yarayacağı umudunu vermektedir.

Mikroorganizmasız veya antibiyotik verilmiş fareler üzerinde yapılan çalışmalar, bağırsak mikrobiyotasının ruh hali, endişe, bilişim (idrak), acı duymayı etkilediğini gösteriyor. Hatta, yeme ve uyku adetlerimizden tutun otizm, ve şizofreniye varan hastalıklarda bile mikrobiyotanın rolü olduğu savunulmaktadır. İnsan Multiple Skleroz (MS) hastalarının da bağırsak bakterilerinde değişiklik görülmektedir.

Her şey yolunda giderken bağışıklık sistemi-mikrobiyota ortaklığı zararsız antijenlere karşı hoşgörü gösterirken, olası patojenlere karşı konağı korur. Fakat fazla antibiyotik kullanılması, özellikle erken yaşlardaki antibiyotik kullanımı, beslenmedeki değişiklikler, nematod gibi eski floranın yok edilmesi gibi değişiklikler, yeni bir mikrobiyota seçimine yol açmış, bu yeni mikrobiyota, dengeyi koruyacak çeşitlilik ve dirençten yoksun kalmış olabilir.

Kaynak:

  1. Alkan, Ş . (2017). İmmün Sistem ve Barsak Mikrobiyotası. JOURNAL OF BIOTECHNOLOGY AND STRATEGIC HEALTH RESEARCH, 1 (), 7-16. Retrieved from
  2. DergiPark

Ümmügül Gözlek

Merhaba, ben Ümmügül! Ankara'da yaşıyorum. Hacettepe Üniversitesi biyoloji bölümü lisans 3.sınıf öğrencisiyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir