BilimGenelMakalelerSağlık

Neden Uyuruz?

Google News Abone Ol

Uyku insanın dinlenmeye geçtiği düşünce karmaşasından arındığı, sinir sisteminin dinlendiği ve bağışıklık sisteminin tamir işiyle uğraştığı zaman dilimidir. Bizler vücudumuz dinlensin diye uyumayız çünkü vücudumuz uzandığımızda da dinlenir fakat beynimiz hala aktiftir. Uyku sırasında beynimiz; gün içinde gördüğü, duyduğu, öğrendiği şeyler hakkında adeta bir temizlik yapmaktadır.

Uyku Neden Önemlidir?

Uyku sırasında her ne kadar bilincimiz yerinde olmasa da vücudumuz çalışmaya devam ediyor. Kalbimiz, akciğerlerimiz ve diğer organlarımız rutin bir şekilde işleyişine devam ederken, beynimiz hesaplama, analiz etme ve düzenleme moduna giriyor. Peki bu modlar nedir?

Her ne kadar bu modlar bilimsel olarak kabul edilmiş olmasa da beynin uyku halindeki çalışmasını tarif ederken bu kelimelerden yararlanmamız sizlerin olayı daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Uyku sırasında beyin, öğrendiği bilgileri bir süzgeçten geçirir. Kendine göre hesaplamalar ile yaptığı analiz sonucunda yararlı ve önemli gördüğü bilgileri hafızaya kaydederken, önemsiz gördüklerini unutur. Böylece hafızada gereksiz bilgilerin depolanarak boşuna yer kaplaması önlenmiş olur. Bu olaya bir bakıma beynin kendini temizlemesi de denebilir.

2013 yılında Amerika‘da University of Rochester‘da araştırmacı olarak görevli Dr. Maiken Nedergaard, yapmış oldukları araştırmada beynin bu temizliğini keşfetmişlerdi. Dr. Nedergaard bu temizliği şu şekilde dile getirdi;

Beyin çalışırken kendi başına ona yeten enerjisinden kullanıyor. Temizlik olarak bahsettiğimiz bu olayı ancak beyin kısmen kapalı olduğunda gerçekleştirebiliyor. Kendini bu kısmi kapalı pozisyona getirebilmesi için de uyumak gerekiyor. Bir ev partisi yaptığınızı düşünebilirsiniz. Misafirleri eğlendirebilir ya da evi temizleyebilirsiniz, ancak ikisini de aynı anda yapamazsınız. 

Beynin kapalı durumu ise, sıvı-dolu mikroskobik kanalın varlığıdır. Daha önce fareler üzerinde yapılan bir çalışmada bu kanalın varlığı keşfediliyor ve araştırmacılar beynin kendini temizlemesinin, bu kanalın kapalı olduğunda, yani uykuda olduğumuzda mümkün olabildiğini öğreniyor.

Bütün bunların yanı sıra beynin temizlenmesi sadece gereksiz bilgilerin silinmesinden ibaret değil. Örneğin Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkların, beyinde hasarlı proteinlerin birikmesi ile bu hastalıklarda önemli rol oynayan hücrelerin zarar görmesiyle de alakalı. Yani beynin temizlenmemesi sonucunda bu ve bunun gibi nörolojik hastalıklar da baş gösterebiliyor. Araştırmacılar, beynin temizleme mekanizması ile ilgili sorunların bu tür hastalıklara katkıda bulunabileceğini, ancak daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ileri sürüyorlar.

Uyku Hatırlamaya Yardımcı

Kaliforniya Üniversitesi’nde görevli Matthew Walker ve ekibi tarafından yapılan bir araştırmanın ise bununla benzer bir sonucu var. Özellikle son yıllarda uykunun beyindeki bellek miktarını genişletmeye yardımcı olduğu yönünde olması ile birlikte yapılan bu araştırmada, seçilen deneklere bilgisayar ortamında görseller gösteriliyor. İki gruba bölünen denekler gececi ve gündüzcü olarak ayrılıyor. Gececi deneklere gece ve gündüzcü deneklere ise gündüz bu görseller bilgisayar yardımı ile gösteriliyor. Ardından denekler laboratuvara götürülüyor. Gündüzcü olan grup tüm gün boyunca uyanık kalıyor. Gececi grup ise sabaha kadar uyuyor. Gündüzcü uyanık kalan grup ile gececi uyuyan grup karşılaştırıldığında ise sonuç hayret verici oluyor. Görünen şu ki; uyuyan grup, uyumayanlara göre gördüklerini çok daha iyi hatırlıyor.

Ne Kadar Uyumalıyız?

Daha önce yapılan araştırmada, en uzun uyanık kalma süresinin 11 gün olarak rekora geçti. Kimi insana 9 saat uyku yetmezken, kimisine ise günlük 3 saat uyku yetebiliyor. Bunun sebebi alışkanlık olabilmekle birlikte günlük aktiviteler de olabilir. Normalde uyuduğu süreden az uyuyanların gün içerisinde huysuzluk çektiği, uykusunu alanların ise iyi ve dinamik bir gün geçirdiği kanıtlarla kesinleşmiştir. Uzmanların söylediğine göre ise günlük 7 ile 8 saat en uygun uyku süresidir. 9 saatin üzerine çıkıldığında veya 4 saatin altına inildiğinde, çeşitli sağlık sorunları baş gösterebilir.

Ne Zaman Uyumalıyız?

Biyolojik saatimiz gereğince uyumak için akşam saatlerini tercih etmeliyiz böylece hem gündüzden daha da fazla yararlanmış oluruz. Bununla birlikte uyumak için metabolizmamızın en yavaş çalıştığı ve uyku kimyasallarının ve büyüme hormonlarının salgılanmasının arttığı saatleri  göz önünde bulundurduğumuzda, en iyi uyuma saatlerinin gece 11 ve sabah 3 arasını kapsaması gerekmektedir. Bununla birlikte uyku ile ilgili olarak sıkça duyduğumuz “Erken kalkan yol alır.” sözünün de bir gerekçesi var. Bilim insanlarının araştırmaları, sabah 5 ile 7 arasında uyanıklık hormonlarının devreye girdiği yönünde. Bu da erken kalkanların daha zinde olması ve güne daha kolay başlaması anlamına geliyor.

Uyku Ortamı Nasıl Olmalı?

Uyumak için ortam şartları oldukça önemlidir. Kolay uyuyabilmek için ortam nasıl olmalıdır sorusunu uzmanlar şu şekilde yanıtlıyor;

Sessiz, karanlık ve hafif serin bir ortam uyku kalitesi arttırır. Ortamda radyasyon seviyesinin düşük olması, herhangi bir elektronik cihazın çalışmaması gerekir. Böylece uyumak kolaylaşır ve kaliteli bir uyku deneyimi yaşanmış olunur.

uykuUykusuzluk

Uyku 7’den 70’e her kesimin ihtiyaç duyduğu bir ihtiyaçtır. İnsanlar gibi birçok hayvan da uykuya ihtiyaç duyar. Ancak bazen günlük aktivitelerin getirdiği yorgunluk nedeni ile normaldekinden daha erken vakitlerde uykumuz gelir. Bu durumu uykusuzluk olarak da tanımlayabiliriz. Uykusuzluk, gün içerisinde yaptığımız etkinliklerden tutunda beslenmeye kadar, beslenmeden tutun da bir önceki gün neler yaptığınıza kadar birçok etken ile alakalıdır.

Uyku Borcu Nedir?

Uzun süre uykusuz kaldığınız olmuştur. Örneğin günde 8 saat uyuyan birisi 30 saat boyunca uyuyamamış olabilir. Bu süre içerisinde kişinin ortalama olarak 16 saat uyumuş olması gerekmektedir. Bu süreyi uyuyamayan kişi, bir sonraki uykusunda normalde uyuduğundan biraz daha fazla uyumaya ihtiyaç duyar. Bu duruma ise “Uyku Borcu” denir.

Ne Kadar Uykusuz Kalabiliriz?

Kayıt altına alınmış en uzun uykusuzluk rekoru San Diego’lu 17 yaşındaki bir öğrenci olan Randy Gander’a aittir. Bu süre 264 saattir. (yaklaşık 11 gün) Bunun dışında kontrollü olarak bir grup ile benzer bir deney yapılarak elde edilen sonuç 205 saat olarak kayıtlara geçmiştir. Bu deneylerin sonucunda yapılan tetkikler ile elde edilen bulgularda, deneklerin deney sonunda iştahının arttığı, vücut ısılarının bir miktar düştüğü ve hafif bir yorgunluk haline girdikleri görülmüştür.

1966 yılında gerçekleştirilen deney sonucunda uzun süre uyanık kalan kişilerin halüsinasyon görmeye başladıkları da tetkikler arasında yer almıştır. Deneklerin gerçek ile hayali ayırt etmekte zorlandığı da daha sonra bulgular arasına eklenmiştir. Bunun dışında deney fareleri üzerinde yapılan başka bir araştırma ise, 2 hafta sonra farelerin ölmesi ile sonuçlanmıştır.

uykunun evreleri

Uykunun Evreleri Nelerdir?

Uykumuz beş farklı frekanstaki EEG ölçümlerine göre evrelere ayrılmıştır. Bunlar iki temel evrede gruplanarak REM ve N-REM olarak adlandırılıyor.

REM ve N-REM Evresi Nedir?

Beynimiz uyku sırasında, gün içinde edindiği verileri gözden geçirir ve bizim onlara bağladığımız duygusal etiket ve mantıki önem sırasına göre de eler. Bu temizliği de en çok REM evresinde yapar.

Her gece uykumuzda, yaklaşık her 90 dakikada bir REM (Rapid Eye Movement-Hızlı Göz Hareketi) denilen bir evre yaşarız. Uyku süresini REM ve N-REM (REM Dışı) şeklinde ikiye ayırabiliriz.

REM esnasında gözlerimiz hızlı hareketler sergiler. Bu anda uyandırılan kimseler, genellikle rüya gördüklerini söyler. Rüya anında uyandırılan kişiler de gün içinde yorgundur. REM uykusu tamamlandığında uyanan insanların daha dinç hissettikleri bilinmektedir. Bunun nedeni ise beynin REM evresinde, hareket fonksiyonlarını engelleyerek kısmi bir felç hali geçirmesidir. Çocuklukta REM uykusunun süresi daha fazladır.

Kaynak ve İleri Okuma: 

  • https://www.bbc.com/news/health-24567412
  • https://www.bbc.com/turkce/ozeldosyalar/2014/11/141119_vert_fut_uyku
  • https://bilimfili.com/nasil-ve-neden-uyuruz/

SerdarCR

Genetik ve biyomühendislik lisans mezunuyum. Aldığım eğitim fizik, kimya, biyoloji ve matematik ağırlıklıydı. Mühendislik fakültesi mezunu olduğundan dolayı analitik ve sonuç odaklı düşünce yapısına sahibim. Aldığım eğitim moleküler biyoloji, biyoteknoloji, mikrobiyoloji, genel ve organik kimya, tıbbi genetik ve mühendislik derslerini içermekteydi. Bu derslerde edindiğim teorik bilgileri yine bu derslerin laboratuvarlarında pekiştirme şansım oldu.Lisans hayatım boyunca birçok etkinlikte görev aldım. Bu etkinliklerden birinde konuşmacı olup PCR ve gelişim sürecini sundum. Başka bir etkinlikte ise bilgisayar alanındaki bilgilerim dahilinde teknik koordinatör ve tasarımcı olarak görev yaptım. Görev aldığım etkinlikler haricinde ikna kabiliyetine sahip olup Türkçe'yi iyi kullandığımı düşünmekteyim.Öğrenim hayatım devam ederken internette de çalışmalarım oldu. Bilim ve Tekno'nun kuruculuğunu yapıp yönetim görevini üstlenmekteyim. Ayrıca yine Bilim ve Tekno'da metin yazarlığı yaparak bu girişimi topluma yararlı olacak şekilde devam ettiriyorum. Yaklaşık 50 kişilik değerli ekibime liderlik yapmaktayım. Bunun yanı sıra ise özel bir firmada genetik mühendisi olarak satış departmanında çalışmaktayım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir