Hiç düşündünüz mü bu evrendeki maiyetinizi? Gökyüzüne bakıp milyarlarca yıldız, galaksi içinde ne yaptığımızı ve ne anlam taşıdığımızı hiç düşündünüz mü? Ne yazık ki yeni dünya düzeni bunu düşünmeye bile fırsat vermiyor. Kaba tabirle modern kölelik hepimizin içine işlemiş durumda. Karikatürde de göründüğü üzere yaşadığımız dönemdeki varlık maiyetimiz, mutluluğumuz ve ideallerimiz maddi ve somut şeylere dayanmaktadır.
Varlık Sorunu
Yüzyıllardır süregelen ve insanların aklını kurcalayan önemli sorulardan; Varlık nedir?, Varlığın amacı nedir? Varlığı çeşitli şekillerde yorumlayanlar vardır. Kimisi fiziki varlığı kabul eder, kimisi varlığı reddeder. Varlık yoktur tezinin en büyük iki savunucu Gorgias ve Nietzsche‘dir. İki filozofun öncüsü olduğu akım nihilizmdir. Gorgias bilginin olmadığını söyler. Olsa bile bunun aktarılamayacağını söyler. Bunun içindir ki varlığı reddeder.
Nietzsche ise dünyadaki nesnel olan düzeni reddeder. Normları reddeder. Konulan kuralların insanın özgürlüğünü aldığı kanaatindeydi. İnsanın istediği gibi yaşayamadığını, normlarla, kurallarla insan içindeki dürtülerin, isteklerin bastırıldığını söyler. Bu yüzden insan kendi benliğini dışa vuramayacağını söyler. Bunu destekler nitelikte Jean-Jacques Rousseau’nun çok sevdiğim bir sözü vardır; İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuştur.
Bu büyük filozoflara karşı kendi tezini savunan filozoflar yok mu zannediyorsunuz? Elbette ki var. Nihilizmin tam karşısında realizm akımı bulunur. Bir diğer adıyla gerçekçilik. Realizm merkezinde bir bütün olarak insan figürü vardır. Gelişen tüm olaylar insan çerçevesinde gerçekleşir. Realist yaklaşımda varlık 5 ana bölümde yorumlanıyor:
- İdealizm: Nesneler bütünü insandan bağımsız değildir. İdea yani düşünce olmazsa nesneleri algılayamayız. En büyük savunucuları Platon, Aristoteles, Hegel’dir.
- Materyalizm: İdealizmin tam zıttı olarak ortaya çıkmıştır. Gerçek olanın sadece maddeden meydana geldiğini savunur. Düşünceden önce maddenin varlığını kabul eder. En büyük savunucuları Karl Marx, Demokritos’tur.
- Düalizm: Birbirine benzemeyen iki varlık düşüncedir. Bir diğer adı ikiciliktir. Örnek vermek gerekirse idealizm ve materyalizm düşüncelerini birleştirip bir tez, bir düşünce sunmaktır. Önemli savunucusu Descartes‘dir.
- Oluş: Dünya, doğa sürekli oluşum ve değişim halindedir. Bu felsefi yaklaşıma en güzel söz “Değişmeyen tek şey değişimdir ” sözüdür. Hiçbir şey aynı kalmaz, devamlı değişim halindedir görünüşü savunulur. En önemli savunucusu Herakleitos’tur.
- Fenomen: Diğer adı görüngübilim olan nesnel ve somut olan nesneleri açıklamak için kullanılan kavramdır. Kavramdan çok Husserl yöntem olarak kullanmıştır. Örnek olarak bir masanın, masa olması için masaya dair ön bilgilerimizin olması gerek tezini savunur. Önemli savunucuları Husserl ve Kant’tır.
Peki ya sizin varlık hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Soyut bir varlık somut bir varlığı etkileyebilir mi? Derinlemesine düşündükçe varlığın varlığı ya da yokluğu bulunabilir mi? Yüzyıllardır süregelen bu soruları belki de siz değerli okuyucular olduğunca mantık çerçevesinde açıklayacaksınız.
Başarılarının devamını dilerim. Çok daha iyi yazılar ve araştırmalar yapacağına inanıyorum. Hayırlı olsun oğlum.
Desteğin göz ardı edilemez babacım. Çok teşekkür ederim.
Ali Hocam kısa öz olduğu kadar derin içerikli.. Kalemine sağlık. Devamını bekliyorum 😊 saygılarımla…
Hocam çok teşekkür ederim. Sevgiler, saygılar benden 🙂
Felsefi düşünce adına güzel ve öz bir yazı olmuş. Örnekler guzel. Benim fikrim varlığın zorunlu olarak Tanrıya bağlı oluşudur
Elbette ki olabilir. Bunun savunucusu ise zorunlu varlık kavramıyla “Farabi” adlı filozoftur. Konuya çok yönlü bakılabiliyor 😊
Yazılarınızın devamını bekliyorum hocam. Özellikle kendi düşüncelerinizi 🙂
Fırsat buldukça kendi düşüncelerimi de aktarmaya çalışacağım. Çok teşekkür ediyorum Kenan bey 😊
Eline sağlık Ali abi. Bekliyoruz devamını
Çok teşekkür ediyorum Caner. Takipte kal her daim 😊