GenelMakalelerSağlık

Yaşlılık ve Beslenme İlişkisi

Google News Abone Ol

Ülkemizde 65 yaş ve üzeri yaşlı nüfusun önemli bir bölümü, yetersiz ve dengesiz beslenmeden kaynaklanan hastalıkları etkisi altında yaşamaktadır. Bu yaş grubunda görülen şişmanlık, diyabet, kalp-damar hastalıkları, osteoporoz, felç, iskelet ve kas sistemi hastalıklarında bilinçsiz beslenme önemli bir etkendir. Her yaş grubunda olduğu gibi bu grubunda da yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması ve geliştirilmesinde ayrıca yaşam süresinin ve kalitesinin artırılmasında önemli bir etkendir. Gelin sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeleri için dikkat etmeleri gerekenlere bir bakalım.

Beslenme Düzeni ve Çeşitlilik

Besin çeşitliliğin arttırılması: Besin çeşitliliği biyolojik olarak veya besin değeri değeri birbirinden farklı besinlerin tüketilmesi olarak tanımlanabilir. İnsan yaşamı için gerekli olan besin öğeleri farklı besinlerde farklı miktarlarda bulunur. Vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini karşılayacak mucizevi bir besin yoktur. Besin çeşitliliğini sağlamada bu 4 besin grubundaki(ekmek ve tahıl, sebze ve meyve, süt ve süt ürünleri, et yumurta ve kurubaklagil  besinler birlikte ve bireyin kendi gereksinimine uygun olarak tüketilmelidir.

Günde en az 3 öğün beslenilmelidir: Yaşlı bireylerde besin atlanması yetersiz beslenmenin bir göstergesidir. Genellikle sabah kahvaltısı atlanmaktadır. Ancak tüm gece aç kaldıktan sonra güne sağlıklı ve zinde başlamak için kahvaltı şarttır. Kahvaltı yapmanın yanında bu öğünde ne yediğiniz de son derece önemlidir. Çay yerine bitki çayları veya taze sıkılmış meyve suyu tercih edebilirsiniz. Reçel, marmelat, yağ gibi enerjisi yüksek besinler yerine az yağlı peynir, yumurta gibi proteinden domates, salatalık gibi vitamin ve minerallerden zengin besinler tüketilmelidir. Bu besinleri yerken yavaş yemeli ve sindirim kolaylığı açısından iyice çiğnemeliyiz. Ayrıca sıvı ve bazı besin öğelerinin alımına katkı sağladığı için ana öğünlerin yanına ara öğünü de eklemeliyiz.

İdeal vücut ve kas kütlesi korunmalıdır: Artan yaşla birlikte metabolizma hızında, kas kütlesi ve fiziksel aktivitelerde azalmalar meydana gelir. Yaşlılarda ağırlık kaybı ve kazanımına dikkat edilmelidir. Bu değişikliğin zamanında fark edilmesi ve müdahalede bulunulması için haftalık olarak kilo kontrolü yapılmalıdır. Şişmanlık beraberinde kalp-damar hastalığı, kanser ve şeker gibi rahatsızlıklara da zemin hazırlar. Şişmanlık sorunu istem dışı  ağırlık kaybında mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir. İdeal vücut ve kas kütlesinin korunması ve mineral kaybının önlenmesi için fiziksel aktivite arttırılmalıdır.

Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır: Vitamin, mineral ve fitokimyasal adı verilen besin öğelerden sengin olan sebze ve meyvelerin tüketimi yaşlılar için çok önemlidir.  Çiğneme ve yutma güçlüğü çeken bireyler pişirerek tüketmeyi tercih edebilirler. Sebzelerin besin değerini kaybetmemesi açısından yağda kızartmak yerine kendi suyunda pişirme yöntemini uygulayıp pişirme suyunu dökmemelidirler.

Besinler doğru hazırlanmalı, pişirilmeli ve saklanmalıdır: Artan yaşla birlikte tat ve koku almadaki yeteneğin azalması sebebiyle bozulmuş besinler ayırt edilemeyebilir. Aynı zamanda gözün odaklama yeteneğinin azalması besin alışverişi yaparken veya besini hazırlarken bozuk, çürük kısımların görülme şansını azaltır.

Besin Ögesini Dengelemek

Doymuş yağ tüketimi azaltılmalıdır: Hayvansal yağ ve katı margarin tüketiminin artması kan kolesterol artmasına ve bunun sonucunda kalp damar hastalıklarının da görülme riskinin artmasına sebep olur. Yemek ve salatalarda bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir. Etler görünen yağdan temizlenmeli ve yağda kızartmak yerine ızgara veya haşlama yöntemiyle pişirilmelidir.Omega-3 yağ asidi içerdiği için haftada en az 2 kez balık tüketilmelidir.

Posa tüketimi arttırılmalıdır: Posa kabızlığın önlenmesi ve bağırsak faaliyetlerin düzenlenmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Yeterli posa alımı için haftada en az 2 gün kurubaklagil içeren yemekleri tüketip beyaz ekmek yerine çavdar, kepekli ve tam tahıllı ekmekleri tercih edebilirler.

Tuz ve şeker tüketimi azaltılmalıdır: Yaşlılar duyu kaybı nedeniyle tuzlu ve şekerli besinler tercih edebilirler. Osteoporoza (kemik erimesi) neden olduğu için az tuzlu besinler tercih edilip yemeklerde tuz ilavesi yapılmamalıdır. Bununla birlikte basit şeker (reçel, bal, beyaz şeker) tüketimi azaltılmalıdır. Bu sayede şişmanlık şeker ve kalp hastalığı riskini de azaltmış oluruz. Basit şeker yerine kompleks karbonhidratlardan (kurubaklagil, tahıl vb.) zengin besinler tercih edilebilir.

Sıvılar

Su ve diğer sıvılar yeterli miktarda alınmalıdır: Yaşlıların da normal bireyler gibi günde en az 2 litre su tüketmesi gerekir. Yeterli sıvı tüketimi idrar yolları enfeksiyonunu ve böbrek taşı riskini azaltır. Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler yerine bitki çaylarını tercih edebilirler. Taze sıkılmış meyve suları, süt, çorba ve ayran da güvenle tüketebilecekleri sıvılar arasındadır.

Yaşlının yeterli ve dengeli beslenmesinde sigara ve alkol kesinlikle yer almamalıdır.

Hatice Şevval Yeşilyurt

Ankara'da Beslenme ve Diyetetik 3.sınıf öğrencisiyim. Hobilerim arasında spora ayrıca özen gösteriyorum. Bu süreçte anne çocuk beslenmesi, hastalıklar, temel besin ögeleri ve sağlıklı yaşama dair birçok konuda sizlere elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım.

Bir Yorum

  1. Türkiye nin Avrupa ya oranla çok daha sağlıklı beslendiği düşüncesindeyim ama bakıldığı zaman yaşlı nüfüsunun sayısı bazı avrupa ve asya ülkelerinin çok daha gerisinde. Yani insanımız erken ölüyor.İtalya ve Japonya yaşlı nüfusu sayısında başı çekiyor. Ancak ülkemizde doğurganlık fazla, beslenme alışkanlığının nispeten daha iyi olduğunu düşünürsek fast food beslenen avrupalılar bu konuda neden çok daha önde olabilir. Belki de tıp alanındaki gelişmeler beslenmeye oranla daha etkilidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir