Yeme Davranışı
Yaşam boyunca devam eden yeme davranışı bebeklikten okul çağına hızla gelişmektedir. Bu gelişim sürecinde yeme davranışı ve duygu durumu arasındaki ilişki bilim insanları tarafından uzun zamandan beri araştırılmaktadır. Hayatta kalmak için gerekli olan yeme davranışı ve yemek yeme işlevi kişiye verdiği hazzın yanında yetersiz/aşırı beslenme ve/veya yeme bozuklukları gibi bazı sağlık sorunlarına da neden olabilmektedir. Duygusal ve bilişsel unsurlar da dahil olmak üzere kişinin psikolojik özellikleri yeme alışkanlıklarını ve ağırlık kontrolünü etkileyebilmektedir. Bu durum sadece fazla kilolu ve obez olan bireylerde değil aynı zamanda ideal vücut ağırlığına sahip olan bireylerde de görülebilmektedir. Bilişsel kısıtlama bireylerin yeme davranışını ve vücut ağırlığını olumsuz yönde değiştirebilmekte, özellikle günlük yaşamda karşılaşılan stresle başa çıkılamadığında ve uzun süre çeşitli diyet uygulayanlarda yanlış beslenme alışkanlıkları ortaya çıkabilmektedir.
Aşırı dolu tabak
Sezgisel Yeme Kavramı ve İlkeleri
Sezgisel yeme terimi 1995 yılında her ikisi de klinik diyetisyeni olan Evelyn Tribole ve Elyse Resch tarafından diyet dışı bir yaklaşım olarak tanımlanmıştır. Sezgisel yeme bireyin, vücudunun doğal olarak verdiği fiziksel açlık, tokluk ve doyum sinyallerini dinleyerek ve bu sinyallere uyum sağlayarak yemek yeme biçimi olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram beslenme ve diyetetik alanında, diyetsiz yaklaşım (nondiet approach), normal yeme, uyuma dönük / adaptif yeme (adaptive eating), akıllıca yeme (wisdom eating) ve bilinçli yeme (conscious eating) gibi kavramlar olarak da belirtilmektedir. Sezgisel yeme, fizyolojik açlık ve doyma ipuçlarına yanıt olarak yemeyi vurgulayan uyumlu bir diyet davranışıdır. Sezgisel yemenin temel ilkesi “vücut bilgeliği” kazanmaktır . Sezgisel yeme, bireylerin özel bir sağlık sorunu olmaksızın vücut ağırlıkları kontrolüne yanıt olarak geliştirilen, temelde vücudun ihtiyacı olan yiyeceklerin miktarını ve türünü bilmesi olarak da ifade edilmektedir. Bireyin fizyolojik olarak açlığını doyurması, yeterli miktarda besin alımını sağladıktan sonra aşırı doygunluk oluşmadan yemeyi bırakabildiği temel yeme davranışı olarak ortaya çıkmaktadır. Sezgisel yemek yemede temel yaklaşım; bireyin herhangi bir kronik hastalığı olmadığı sürece (örn. diyabet, besin alerjileri) içgüdüsel olarak beslenme dengesini sağlayacak şekilde seçimlerini yapması ve bu nedenle besin tüketim çeşitliliği ile ilgili herhangi bir kısıtlamanın olmaması yönündedir.
Sezgisel Yemenin 3 Temel Yaklaşımı
- Yemek yemeye koşulsuz izin verme (ne zaman acıktığı ve hangi besini arzuladığı),
- Duygusal nedenler yerine fiziksel nedenlere dayalı yemek yeme,
- Fiziksel açlık ve tokluk sinyallerine bağlı yemek yeme (ne zaman ve ne kadar yemek yemesi gerektiğini belirlemek).
Yemek yemeye koşulsuz izin verme davranışı, kişinin fiziksel açlık hissettiğinde o anda arzulanan yemeği yemesi olarak açıklanmaktadır. Bu yeme stratejisine katılan bireyler, ne ve ne kadar yiyeceğini düşünmeden sadece açlık sinyallerine göre hareket etmektedirler. Yemek yeme konusunda kendilerine koşulsuz izin veren bireylerin fiziksel açlık ve tokluk sinyalleri tarafından kontrol edilen yeme davranışları nedeniyle aşırı yeme davranışı sergilemedikleri belirtilmektedir. Sezgisel yemede, duygusal nedenler yerine fiziksel nedenlere dayalı yemek yeme davranışında bulunan bireyler duygusal dalgalanmaları ve/veya stres durumları ile başa çıkabilmek için değil sadece fiziksel açlığını doyurmak için yiyeceklere yönelmektedirler. Sezgisel yeme davranışı sergilemeyen bireyler duygusal doygunluğa ulaştıklarında yeme davranışını sonlandırmaktadırlar. Sezgisel yeme davranışının doğuştan gelen bir farkındalık yetisi ile geliştiği ve bireyin “karnın aç olduğunda yemek ye ve karnın doyduğunda yemeyi bırak” ilkesi ile hareket ettiği belirtilmektedir.
Sezgisel yeme olgusunu geliştiren Tribole ve Resch’e göre sezgisel beslenme 10 ilkeye dayanmaktadır. Bu ilkeler: “diyet zihniyetini reddetme”, “açlık hissinden onur duyma”, “yiyecekler ile barışma”, “gıda polisine karşı çıkma”, “doygunluğu hissetme”, “ memnuniyet faktörünü keşfetme”, “hissedilen duyguyu yemeğe yönelmeden yaşama”, “vücuduna saygı gösterme”, “egzersiz yaparak farkı hissetme” ve “sağlığını onurlandırma hoşgörülü beslenme” dir. Bu ilkeler rehber edinilerek eski beslenme alışkanlıkların terkedilmesi, besin ve beslenmeye dair tabuların yıkılması ve insanın doğuştan gelen sezgisel yeme içgüdülerinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Böylelikle bireyin gerçek bir beden-besin-akıl uyumuna sahip olabileceği vurgulanmaktadır.
Sezgisel Yeme ve Vücut Ağırlığı Kontrolü İlişkisi
Sezgisel yeme davranışı, vücudun açlığına odaklanan, hangi besinin ne miktarlarda tüketileceğine dair ipucu veren alternatif bir yaklaşım olarak görülmesi nedeniyle özellikle vücut ağırlığı ve beden kütle indeksi (BKİ) ile ters ilişkili olduğu bildirilmektedir. Bu yönü ile obezitenin önlenmesi ve tedavisini destekleyici bir yaklaşım olabileceği düşünülmektedir. Yeme davranışını düzenlemek için iç açlığa ve doygunluk ipuçlarına daha fazla odaklanmayı vurgulayan sezgisel yemenin tabak ve porsiyon boyutu gibi çevresel faktörlere etkisi araştırıldığında daha yüksek sezgisel yeme seviyelerinin daha az besin tüketimi ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
Sezgisel yeme ile BKİ arasındaki ilişkinin araştırıldığı İspanyol kökenli Amerikan, Alman ve Fransız yetişkin bireylerde yapılan üç farklı çalışmada, normal BKİ’ye sahip bireylerin hafif şişman ve obez bireylerden daha yüksek sezgisel yeme skorlarına sahip oldukları tespit edilmiştir. Farklı bir çalışmada açlık ve tokluk sinyallerine cevap olarak yemek yeme davranışının orta yaş kadınlarda BKİ’nin düşük olması ile güçlü bir ilişkisi olduğu ve bu ilişkinin tıkanırcasına yeme sıklığına kısmen aracılık ettiği bulunmuştur. Buna karşın sezgisel yeme yaklaşımının aşırı kilolu 20-48 yaş arası kadınlarda etkili bir ağırlık kaybı metodu olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan bir çalışmada gruplara enerji kısıtlı diyet programı ya da sezgisel beslenme eğitimi (sezgisel beslenme ilkelerine bağlı) verildikten sonra obez yetişkinlerde BKİ ve bel çevresini değerlendirilmiştir. Altı haftalık müdahale süresince sezgisel yeme çalışma grubunda bel çevresi ve BKİ’de anlamlı bir azalma bildirilmemiştir. Aksine enerji kısıtlı diyetin daha etkin olduğu bildirilmiştir.
Sezgisel Yeme ile Yeme Davranışı Bozukluğu İlişkisi
Sezgisel yeme yetisine sahip bireylerin vücut ağırlığı artışına neden olan yeme davranışlarını sezgisel besin tüketmeyen bireylere göre daha düşük düzeyde gösterme eğiliminde oldukları gözlenmiştir. Sezgisel yeme davranışının yeme bozukluğu belirtileri, beden memnuniyetsizliği ve zayıf olma idealinin benimsenmesiyle negatif korelasyon gösterdiği bildirilmektedir. Bir sistematik incelemede ise sezgisel yemenin düşük yeme bozukluğu riski, daha pozitif bir beden imgesi ve olumlu duygusal işlevlerle ilişkilendirildiği gösterilmiştir. Bir obez birey üzerinde yapılan 2 haftalık uyarlanmış diyalektik davranış terapisi müdahale çalışması sonucunda sezgisel yeme ölçek puanlarının arttığı saptanmış ve vücudunun kendilerine ne kadar yemek yemesi gerektiğini söylediğine inanan ve güvenen kadın ve erkeklerin bu güvene sahip olmayanlara kıyasla yeme bozuklukları riskinin daha düşük olduğu belirtilmiştir.
Fazla yeme
Yeme Farkındalığı Kavramı ve İlkeleri
Yeme farkındalığı; ne yenildiğinden çok nasıl ve neden yeme davranışının oluştuğunu fark ederek, fiziksel açlık-tokluk kavramını içselleştirip duygu ve düşüncelerin etkisinin farkında olarak, çevresel etmenlerden etkilenmeden ve besin seçimlerini yargılamadan o anda tüketilecek olan besine odaklanan yeme şeklidir. Yeme farkındalığında odak konu, kişinin yiyeceğin tadını ve dokusunu da içeren yeme konusundaki tam farkındalığıdır. Bu farkındalık genellikle yeme hızını yavaşlatabilmekte, besin aşermelerini azaltabilmekte, ağırlık kontrolünü sağlamaya yardımcı olmakta ve böylece vücut ağırlığı kontrolünün sağlanmasında etkin rol oynayabilmektedir.
Yeme farkındalığında bir diğer önemli konu ise fiziksel ve duygusal duyumların yargısız bir şekilde kendini göstermesidir. Yeme farkındalığı, bireyin neden besin tükettiğine ilişkin farkındalık yarattığından doğru bir ağırlık kaybı sağlayabilmektedir. Yeme farkındalığı uygulaması, davranış değişikliği programlarında önerilen diyet davranış değişiklikleri ile kullanılabilmektedir. Yeme farkındalığı yeteneği, yemek planlaması, kayıt tutma ve porsiyon kontrolü gibi ağırlık kontrolü için en yaygın olarak öğretilen bilişsel becerilerden farklıdır. Yeme farkındalığı savunucuları, insanları yemek yerken televizyon gibi tüm dikkat dağıtıcı şeyleri kaldırmaya ve yeme sırasında çalışmak gibi çoklu görevlerden uzaklaşmaya teşvik etmektedir.
Yeme Farkındalığı ile Vücut Ağırlığı Kontrolü İlişkisi
Yeme farkındalığının daha sağlıklı yemek yeme üzerinde nedensel bir etkisi olduğu, daha az enerji alımı ile yeterli ve dengeli beslenmeyi teşvik ettiği ve sağlıklı vücut ağırlığı kaybına yardımcı olduğu bildirilmektedir. Yeme farkındalığına dayalı müdahaleler ve diğer geleneksel vücut ağırlığı azaltma stratejileri, sağlıklı yaşam için uzun vadeli ve bütüncül bir yaklaşım sunma potansiyeline sahiptirler. Yeme farkındalığı ile BKİ arasındaki ilişkiyi değerlendiren çalışmalar oldukça sınırlıdır.
Yeme Farkındalığı ile Yeme Davranışı Bozukluğu İlişkisi
Yapılan çalışmalarda yeme farkındalığının düzensiz beslenme durumları ile düzensiz yeme davranışları arasındaki ilişkiyi azalttığı belirtilmektedir. Bunun yanı sıra stresi azaltmada, ağırlık kaybında, obezite de ve vücut ağırlığı ile ilgili yeme bozukluklarında da etkili olduğu saptanmıştır. Yeme farkındalığı, sorunlu yeme davranışlarını ve birçok kişinin yiyecek alımını kontrol altına alma konusundaki güçlükleri azaltma gücüne sahiptir.
Yeme farkındalığı birçok durumda faydalı görünmektedir. Ancak anoreksiya nevroza tanısı alan hastalarda YFÖ-30’un kullanımı ile ilgili çok az sayıda çalışma mevcuttur. Bu hastalıkta çoklu modelli yeme farkındalığı temelli terapiler etkili olurken, kısa müdahalelerin anksiyeteye kıyasla daha fazla faydalı olabileceği veya daha büyük bir endişe ile sonuçlanabileceği düşünülmektedir. Yeme farkındalığı anoreksiya nevroza tanısı alan hastalarında tedavinin bir parçası olarak uygulandığında daha yararlı olabileceği ileri sürülmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Her ne kadar sezgisel yeme ve yeme farkındalığı benzer görünse de sezgisel yeme daha çok bireyi yemek yemeye iten sebepler (açlık ve tokluk sinyalleri gibi) üzerinde dururken; yeme farkındalığı yeme eylemi gerçekleşirken bireyin neyi, nerede, nasıl yiyeceğinin farkındalığı, dış etkenlerle olan ilişkisi ve besin üzerinde yargılama yapılmaması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle sezgisel yeme ve yeme farkındalığının birlikte ve farklı değişkenlerle değerlendirildiği çalışmalar her geçen gün artmaktadır. Sezgisel yeme ve yeme farkındalığını araştıran çalışmalar genellikle adelösan bireyleri de kapsayan genç ve yetişkin bireyler üzerinde yapılmıştır. Ancak yapılan çalışmalar bu iki yeni yeme davranışı yaklaşımını tüm yönleriyle açıklamak ve de özellikle müdahalelerde ortak yöntemler oluşturmak için yeterli görülmemektedir. İleri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Çocuklarda bu iki yeme davranışı yaklaşımı ile ilgili müdahale çalışması veya uygulanmış teknikleri literatürde bulunmamaktadır. Ancak okul çağı çocuklarında beslenme eğitimi programlarına sezgisel yeme ve yeme farkındalığının eklenmesi ve de bu yeni diyet dışı yaklaşımların ışığında beslenme eğitimi verilmesi ilerleyen süreçlerde düşünülmelidir. Sezgisel yeme ve yeme farkındalığına dayalı müdahaleler tek başına diğer geleneksel vücut ağırlığı yönetimi stratejilerine göre daha bütüncül ve uzun süreli bir tedavi yaklaşımı sunabilmektedir. Vücut ağırlığı yönetimi ve yeme bozukluklarının tedavisinde diğer geleneksel yöntemlerle birlikte sezgisel yeme ve yeme farkındalığı yaklaşımlarının bir arada kullanılarak geliştirilecek yeni tedavi stratejilerinin umut verici olacağı ancak bu konuda daha kapsamlı geniş popülasyon çalışmalarının yapılması gerektiği düşünülmektedir.
Kaynaklar
- Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2018:3(2): 16-24 Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü YEME DAVRANIŞINDA YENİ YAKLAŞIMLAR: SEZGİSEL YEME VE YEME FARKINDALIĞI Nilüfer ÖZKAN , Saniye BİLİCİ