Hümanizmi hepimiz az çok biliyoruz, peki ya misantropi?
Misantropi Nedir?
Misantropi, insanlardan nefret etmek, hepsinin öldürülmesi gerektiğini düşünmek gibi anlamlara geliyor. Çoğu kaynağa göre hümanizmin zıttı. Bu düşünceyi benimseyen kişilere misantropist denir. Düşüncenin temelinde insanoğlunun doğası gereği kötü olduğunu ve istemsiz bile olsa kötülük yapacağını, yaptıracağını veya yapılan kötülüklere göz yumacağını, sonuç olarak dünyaya tek katkısının kötülük olduğu fikrini savunur.
İnsanoğlunun keyfi, çıkarları, ihtiyaçları veya korkusu gibi maskelerin birini kendilerine seçip her halükarda kötülük yapacaklarını düşünürler. Bu yüzden dünyanın insanlar olmadan daha güzel ve daha temiz kalmasını isterler. Bu tabir direkt olarak insanların katledilmesi düşüncesinden ziyade, insanların ortaya çıkardığı her türlü suçun ve kötülüğün ortaya çıkardığı olumsuzlukların sonucu insanlar dünyayı haketmiyor düşüncesidir.
Şuana kadar size bu fikir akımı çok mantıklı hatta çok doğru gelebilir fakat bu akımın çok daha ileri boyutlarının altında farklı psikolojik rahatsızlıklar ve gerekçeler yatmaktadır. Fakat bu psikolojik gerekçelerden önce bu akımın karşıtı olarak nitelendirilen hümanizmi de ele almak gerekir.
Hümanizm Nedir?
Hümanizm; tüm insanların değerli ve onurlu olduğunu düşünen ahlak felsefelerinin genel bir kategorisidir. Hümanizm, insan aklını, etik ve adalet kavramlarını ele alır, teorik ve pratik alanlarda insansal değer ve ilgilere odaklanır.
Hümanizm insanları sever, yüceltir ve onlara inanır. “Evet insanlar hata yapabilir fakat mühim olan farkedip dönmektir, hata yapsan da sana şans veriyorum.” Hümanizm insanlara inanır, bozdukları kırıp döktükleri her şeyi ahlaki değerler ile sevgiyle ve saygıyla düzeltilebilineceğine inanır. Kısaca hümanizm, tüm insanların faydasına olacak olan, herkesin ilerlemesine katkıda bulunacak olan her şeydir.
Misantropi ve Hümanizm İlişkisi
“Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır.” – Rollo May.
O halde hümanizm ile misantropi karşıt olmaktan ziyade temelde aynı ihtiyaçtan doğup kendilerine farklı yollar izlemiş iki düşünce.
Hümanizm varolan sorunları, insanların karşılıklı sevgi ve saygısıyla ilerlenilebilineceğini, sorunları kucaklamayı seçmiş.
Misantropide ise insanlığa karşı en ufak bir umut kırıntısı yoktur. Onlar umut etmeyi bırakıp sorunun kökü olan insandan kurtulmayı isterler.
Psikoloji bilimi ise hümanizmi desteklerken misantropi hakkında daha karamsar bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Misantropi için; psikopatolojik etkileri olan, sosyo-toplumsal ve psikolojik verimliliği düşük derecede kalan bireylerde gözlemlenebilir. Çocuklukta büyük bir psikolojik darbe ve aşınmanın kişi üzerinde bıraktığı ender bozukluklardan biridir. Kıskançlık ve zafer duygusunun tatmin edilememesi gibi etkenlerle başlayabilir.
Gelişim dönemleri tamamlanamayan ya da problemli bir şekilde geçirildiğinde kişi kendisini otomatik olarak toplumsal kalsifikasyon süreç karşısında çaresiz bırakır ve yaşamın zorlayıcı etkilerinden olan “hemen öğrenme ve mantıksal fikir üretme” yeteneklerinin oluşmasına engel olur.
Sonuç olarak misantropide kişi, pişmanlık olgusu gelişene kadar sıfır tolerans mantığıyla bir yargılama sistemine sahiptir. Bir konuda kendini gösteren pişmanlık sürecinin başlaması veya vicdani bir duygusal hareketlilik kişinin hayatı boyunca yaptığı seçimlerden acı bir sorumluluk duymasının ardından yüksek ihtimalle intihara dönük seçimler yapmasına neden olmaktadır. Depresyon, asosyal bir hayat, anksiyete ve yalnızlık misantropinin anahtar kelimeleridir. Peki sizce bu iki durumdan hangisi her durumda doğru olabilir, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Aslında misanthroplar neyse boşver.