Karıncaları hepimiz biliriz fakat onların gizemli dünyasından haberimiz yoktur.Karıncalar dünyanın her bir yerine dağılmış gizli bir toplumdur.Onlar birbirlerine gizli mesajlar iletiyor, görünmez yolları takip ediyorlar, düz bir yerde baş aşağı durabiliyorlar, ağırlıklarının neredeyse yüz katını kaldırabiliyorlar. Karıncaların gizemli dünyasını daha yeni anlamaya başladık.
Karıncalar
Karıncalara yakından bakıldığında olduklarından yabancı ve farklı görünürler. Karıncalar koloni (büyük bir grup) halinde yaşarlar.Onlar iş bölümü yaparak çalışırlar şöyle ki; yuvanın ihtiyaçlarını işçi karıncalar karşılar, asker karıncalar ise yuvayı korur, kraliçe karıncalar ise yumurtlamakla görevlidir.
Karıncalar birlikte çalıştıklarında süper güce sahip olurlar.Önlerinde hiç bir şey duramaz ne bir arı ne bir yılan ne de bir insan..Dünyanın en güçlü ordusu olan karıncalar otuz beş bin türe sahiptirler.Bunlardan bazıları; ateş karıncaları, marangoz karıncalar, firavun karıncaları, ordu karıncaları, dokuma karıncalardır.Dünya üzerinde her bir insana 1.6 milyon karınca düşmektedir.Yani dünyanın büyük bir kısmını karıncalar kapsamaktadır.
Karıncaların yapısal özelliklerine baktığımız zaman, tüm böcekler arasında en büyük beyne sahip olan karıncalardır ve 250 bin beyin hücresine sahiptirler. Karıncaların ortalama ömürleri kırk beş ile altmış gün arasında iken kraliçe karıncalar on beş yıla kadar yaşayabilir.Ayrıca onların renkleri, mavi, turuncu, kırmızı, siyah, yeşil, kahverengi ve mor olabilir.Karıncalar da akciğer bulunmaz ve solunumu difüzyon yoluyla gerçekleştirirler. Onlar iki mideye sahiptirler, bunun birini kendi yedikleri besinler için diğerini ise besin depolamak için kullanırlar.Böylece depo ettikleri besinleri koloni ile paylaşırlar.Hem etçil ve hem otçul olan karıncalar oldukça fazla besin tüketirler.
Karıncaların davranışlarına baktığımız zaman, kendilerini tehlike altında hissettiklerinde savunma olarak formik asit fışkırtıyorlar ve böylece kendilerini korumuş oluyorlar. Herhangi bir engelle karşılaşan karıncalar iş birliği halinde engeli aşabiliyorlar. Örneğin, bir derede karşıdan karşıya geçmek isterlerse uç uça tutunarak bir adacık oluştururlar ve suda batmadan ilerler. Onlar iletişim de kimyasal salgıları, antenlerini ve bunun yanında bizim duymadığımız sesleri kullanarak iletişim kurarlar.Böylece bir karınca yemek bulduğunda oraya salgıladığı kimyasal salgı sayesinde tüm koloni gelerek yemeği yerler.
Ayrıca karınca türlerinden olan çoban karıncaları evcil hayvan besleyen ve binek kullanan ilk hayvandır.Yani evcil hayvanları olan yaprak bitlerinin salgıladığı sıvıyı emerler ve onları korurlar.Binek olarak tırtılların üzerinde giderler ve onlarında salgıladığı sıvıyı emer ve onları da korurlar.
Karıncaların yuvalarına bakıldığın da türlerine özgü olarak değiştiği görülmektedir.Örneğin, orman karıncaları yuvalarını küçük bir dağ gibi yapmakta, siyah karıncalar yolun kenarına küçük bir delik şeklinde yapmaktadır.
Karıncalar eskiden sağlık alanında da kullanılmaktaymış.Şöyle ki, karıncaların insanda şeker hastalığı olup olmadığını tespit etmesi eski zamanlarda kullanılan bir yöntemmiş hatta şimdilerde bile bazı ilkel kabileler de kullanıyorlarmış.Şöyle ki, idrarlarını karınca yuvasına yakın bir yere bırakıyorlar eğer karınca idrarı yuvasına taşıyorsa o kişinin şeker hastası olduğunuzu söyleyebiliriz.