Hepimiz biliyoruz ki patoloji bilimi, tıbbın az bilinen lakin çok mühim ve emek isteyen alanlarından biridir.
Onlar tıbbın görünmez kahramanlarıdır. Örneğin hastalardan alınan biyopsi örneklerini değerlendiren, kanser dokusu ile normal dokuyu ayıran ,klinisyenlere tedavide asıl yol gösterici patologlardır.
Elbette bu işin bir hasta tarafı var ki bu da büyük bir problem olarak nitelendiriliyor çünkü biyopsinin sonucunu beklemek hasta için keza büyük bir strestir. Geçtiğimiz günlerde ”Medical of Journal Radiology‘de” yayımlanan makale bu soruna değiniyordu. ABD ‘nin önde gelen ünlü Harvard Tıp Okulu‘nda yapılan çalışmada sonuçlar, pek iç acıcı değildi, meme biyopsisi yapılan ve sonuç bekleyen 126 kadın hastada stres hormonu olan kortizol yüksek çıkmıştı . Hele ki sonuçlar 5 günü aştığında belirgin olarak artmaktaydı.
Türkiye ‘de bekleme süresi düşünüldüğünde ülkemizdeki hastaların haline acımamak elde değil. Kimi zaman sonuçların çıkması haftalar alabiliyor. Yani sonuç beklemek, kanser olduğunu öğrenmek kadar zor ve stresli bir iş olduğunu da izah edebiliriz.
Özellikle Batı Avrupa
Meme kanseri özellikle batı toplumlarda önemli sağlık sorunudur. Bu ülkelerde her 8 kadından biri yaşamının bir döneminde meme kanseri ile karşılaşıyor hal böyle olunca konuya olan duyarlılık yüksek oluyor. Bu hassasiyet sayesinde meme kanseri ile savaşta büyük başarı elde edilmiş durumda . Bu çalışma gelişen teklonojiyle erken tanısı sağlanabilmiş değişik radyolojik tetkikler, görüntülemelerden (Mamografi) istifade edilmiştir.
Son birkaç on yılda radyolojik görüntüleme yöntemlerinin akıl almaz gelişimi insanı gerçekten şaşırtıyor.Meme kanserindeki gelişmeler de öyle, meme ultrasonagrafisi, elastografi, mamografi, dijital mamografisi, temosentez gibi birçok yöntem son birkaç 1-3 dekatta kullanılmaya başlayan tedavi yöntemlerinin yanı sıra halen kitle ve kiste(tümör) göre yeni yeni tanılar günümüzde devam etmekte.