BilimGenelMakalelerSağlık

Haşimato Tiroidi ve Beslenme

Google News Abone Ol

Tiroid hormonu vücut ısısının, kalp atım hızının, kan basıncının ve metabolizmanın düzenlenmesinde görev alan önemli bir hormondur. Tiroid hormonu; vücutta bazal metabolizma hızının düzenlenmesi, vücuttaki diğer hormonların ve vitaminlerin optimum kullanımı ve vücut dokularının büyümesi için gereklidir. Tiroid hormonundaki bozukluklar toplumda birçok bireyi etkilemektedir. Tiroid bozukluklarından biri olan hipotiroidizm en yaygın Haşimato Tiroidi olarak bireylerde görülmektedir.

Haşimato Tiroidi Nedir?

Haşimato tiroidi  kronik lenfositik tiroidit veya otoimmün tiroidit olarak da bilinir. Vücut, kendi dokusunu yani tiroid bezini yabancı olarak algılar ve ona karşı saldırıya geçer. Bu saldırıya uzun süreli maruz kalmak vücudun işlevlerini tam olarak yerine getirebilmesi için gerekli olan yeterli miktardaki triiyodotironin (T3) ve tiroksin (T4) hormonu üretmesini ve salgılamasını önler.

T3 ve T4 hormonlarının eksikliği metabolizmayı yavaşlatarak aşırı kilo alma, yorgunluk, kuru cilt ve saç ve konsantre olmada zorluk yaşama gibi durumlara neden olabilir. Haşimato tiroidi; tip 1 diyabet, lupus, romatoid artrit ve çölyak hastalığı gibi otoimmün bozukluklarla birlikte görülebilir.

Haşimato Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Haşimato Tiroidinde;

  • Halsizlik, yorgunluk,
  • Kilo artışı ve kilo vermede zorluk,
  • Seste değişiklik,
  • El ve yüzde şişme (ödem),
  • Kabızlık,
  • Cilt ve saçta kuruluk,
  • Depresyon, sinirlilik vb. bazı belirtiler görülür

Haşimato Tiroidin de Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Öncelikle haşimato hastalığına özgü bir diyet çeşidi yoktur. Hastalığa sahip bireylerin yaşantısına uygun sağlıklı bir beslenme planını uygulanmalıdır.

Haşimato hastalığına sahip bireylerde tiroid bezinin üretimine katılan iyot mineralinin besinlerle yani özellikle tuzla alımı konusunda bazı belirsizlikler vardır. Vücuda fazla  iyot alımının hastalığı tetiklediğine dair bazı araştırmalar olmakla birlikte bu konuda kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. İyotsuz tuz kullanımı konusunda haşimato tiroidini olumlu ya da olumsuz etkiler şeklinde kesin bir şey söyleyemeyiz. Hastalığa sahip bireylerin hastalığının gidişatına göre iyotlu ya da iyotsuz tuz kullanıp kullanmayacağına hekimi karar vermelidir.

Haşimato tiroidinde bir diğer önemli mineral de selenyum mineralidir. Selenyum minerali tiroid bezindeki esansiyel enzimlerin çalışması için gereklidir. Bazı araştırmalarda selenyum takviyesi ile hastalığın düzelebileceği gösterilse de; selenyum bağışıklık sistemini güçlendirdiği için haşimato tiroidinde yükselen antikorları azaltabilmekte ama hastalığı tamamen iyileştirememektedir. Ancak antikorlar üzerindeki etkisi selenyum minerali eksikliği veya yetersizliği olan bireylerde belirgindir. Gereksiz yere selenyum takviyesi almamaya dikkat edilmelidir. Çünkü selenyum mineralinin aşırı alımı gastrointestinal sistem rahatsızlıklarına hatta tip2 diyabet ve kanser görülme riskine de neden olmaktadır. Bu yüzden kan tahlillerinde selenyum seviyelerinin kontrol edilmesi gerekir. Haşimato hastası bireyler beslenmelerine balık, dana karaciğeri, hindi, dana eti, mercimek, ceviz vb. selenyumdan zengin besinleri eklemelidir.

D Vitamini  eksikliği haşimato tiroidi ile bağlantılıdır ve çalışılan hastaların %90’ından fazlasının D vitamini seviyelerinde eksiklik görülmüştür. Bununla birlikte, düşük D vitamini  seviyelerinin Haşimato tiroidinin nedeni mi yoksa hastalık sürecinin bir sonucu mu olduğu net olarak belirlenememiştir.  D vitamini her ne kadar besinsel kaynaklarda bulunmasa da somon gibi yağlı balıklar, süt, yumurta ve mantar gibi besinlerde az miktarda olsa bulunan kaynakları beslenmeye dahil edilmelidir. En iyi D vitamini kaynağı için günün uygun saatlerinde güneş ışığından yararlanmak gerekir. Bununla birlikte, düşük D vitamini seviyesine sahip hastalarda D vitamini takviyesi de kullanılmalıdır.

B12 vitamini eksikliği, haşimato tiroidi olan kişilerin % 30’unda görülür. B12’nin besin kaynakları sardalya, somon balığı, süt, karaciğer, kırmızı ve beyaz et vb. hayvansal besinlerdir. Bu besinler bireylerin beslenme planına dengeli bir şekilde eklenmelidir.

Sağlıklı beslenmenin vazgeçilmez noktası olan basit şeker tüketimi her zaman olduğu gibi haşimato tiroidi olan bireylerde de  mümkün olduğunca kısıtlanmalıdır. Basit şeker içeriği yüksek rafine besinler özellikle bireylerde bağışıklık istemini olumsuz etkilemektedir. Basit karbonhidratlar yerine doygunluğu ve fazla besin alımını azaltmayı sağlayacak kaliteli-kompleks karbonhidratlar tüketilmelidir. Tam buğday unlu, çavdarlı ekmekler, yulaf, kepekli ürünler ve kuru baklagiller vb.

Margarin ve kızartma yağı gibi vücudunuz için zararlı olabilecek yağlar tüketilmeyip, zeytinyağı, fındık yağı vb. faydalı yağlar tüketmelidir. Omega-3 yağ asidinden zengin balık, ceviz vb. antioksidan bakımından değerli besinlere mutlaka beslenme planında yer verilmelidir.

Haşimato tiroidinde en sık görülen problemlerden biride ödem problemidir. Bu nedenle kilo gramınız başına günlük 30 ml su tüketimi ihmal edilmemelidir. (70 kg bir birey için 70 kg*30 ml=2100 ml )

Diyette lahana, brokoli, brüksel lahanası, turp, karnabahar, şalgam, soya fasulyesi, hardal, yer fıstığı gibi guatrojenik besinler iyot emilimini azaltacağı için çok fazla ve çiğ olarak tüketilmemelidir. Eğer tüketilmek istenirse  haşlanabilenleri guatrojen madde miktarını azaltmak için haşlanıp haşlama suyu dökülerek tüketilmelidir.

Haşimato tiroidi olan bireylerde kabızlık sık görüldüğünden tam tahıllı ürünler, sebze-meyve gibi lif açısından zengin besinler tüketilmelidir.

Kalsiyum takviyesi tiroid ilaçlarının emilimini azaltabilmektedir. Çalışmalar, tiroid ilacıyla kalsiyum takviyesi arasında dört saatlik aralık olması gerektiğini önermektedir.

Kahve ve lifli besin alımları tiroid ilacının emilimini azaltabileceğinden bunlarla tiroid ilacının kullanımı arasında bir saatlik boşluk olması gerekmektedir.

Ayrıca son zamanlarda popülerlik kazanan ”glutensiz beslenme” trendi haşimato tiroidinde de önerilmektedir. Ancak çalışmalarda glutensiz beslenmenin haşimato tiroidinin klinik durumunu değiştirdiği konusunda net sonuçlar yoktur. Çölyak hastalığınız ya da gluten intoleransınız yoksa birçok besin alımını engelleyeceği için glutensiz beslenmeye başvurmanıza gerek yoktur.

Haşimatoyu tamamen iyileştirecek bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte uygulanan ilaç tedavisi ve beslenme tedavisi ile birlikte yaşam kalitenizi artırmak mümkündür.

Kaynak:

  • https://www.scitechnol.com/peer-review/the-impact-of-nutrition-on-hashimotos-thyroiditis-patients-an-overview-5i78.php?article_id=7748

Merve Demirbilek

Merhabalar Ben Diyetisyen Merve DEMİRBİLEK ; 6 haziran 1996 yılında Erzurum’da dünyaya geldim, aslen Kayseriliyim. İlköğretimimi Vali Saffet Arıkan Bedük İlköğretim Okulunda okudum. Ortaöğretimimi Bünyan Anadolu Öğretmen Lisesinde tamamladım. Üniversite eğitimimi Atatürk Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik bölümünde 2018 yılında dereceyle mezun olarak tamamladım. 2019-2020 yılı eğitim-öğretim sürecinde Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi; Biyokimya bölümünde yüksek lisans eğitimine de başlayacağım. Daha önce toplu beslenme hizmeti veren bir yemek şirketinde yönetici diyetisyen olarak çalıştım ve psikolojik danışmanlık merkezinde beslenme ve diyet danışmanlık hizmeti verdim.Şuan da kendi kliniğimde kilo alma,kilo verme, kilo koruma programları, hastalıklarda beslenme tedavisi(diyabet,hipertansiyon, kalp-damar has.,Gut has., mide-bağırsak has.,PCOS, tiroid has.), gebelik ve emzirme dönemlerinde beslenme,bebeklik, çocukluk, ergenlik beslenmesi ve sporcu beslenmesi üzerine beslenme ve diyet danışmanlık hizmeti vermekteyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir