Fitokimyasallar Nedir?
Fitokimyasallar, bitkilerin doğal metabolik faaliyetleri sonucu oluşan ve insanlar için besin değeri olmayan ancak tüketildiklerinde sağlık için yararlı etki gösteren kimyasal bileşiklerdir. Meyve-sebzeler (kırmızı-mor renkliler, lahanagiller, soğanlılar), tam tahıllar, soya, çay, kakao, zeytin ve şarap gibi birçok yiyecek ve içecekte yaklaşık 8000 farklı fitokimyasal bulunmaktadır. Bu yüzden her besinde bulunan farklı biyoaktif bileşenin sağlık üzerine yaptığı faydalardan yararlanabilmek için başta meyve ve sebzeler olmak üzere bu besinlere öğünlerimizde daha sıklıklıkla yer vermemiz gerekir. Aynı zamanda bu fitokimyasalların yapay olarak taklit edilmesinin de oldukça zor olduğu unutulmamalıdır.
Fitokimyasalların Etkileri
Peki bu fitokimyasalların sağlığımız üzerine ne gibi yararlı etkileri vardır? Fitokimyasallar, diyetle düzenli olarak tüketildiklerinde, sahip oldukları antioksidan etki ve diğer fonksiyonel etkiler aracılığıyla bazı kalp-damar rahatsızlıklarının ve kanser türlerinin oluşma risklerinin azalmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda diyabet, yüksek tansiyon, enflamatuar, viral ve paraziter hastalıklar, psikotik bozukluklardaki yararlı etkileri ve nöral tüp defektleri, osteoporoz, artritlerin tedavisindeki rolleri hızla artan bilimsel araştırmalar arasındadır. Dünyadaki kadınların genel sağlık problemi olan meme kanseri için de riskin azaltılmasında fitokimyasalların etkisinin olumlu olduğu görülmüştür.
Bazı Fitokimyasallar ve Bulundukları Besinler
Polifenoller
Fenolik bileşikler de dediğimiz polifenoller, bitkilerin köklerinde, sebzelerde, meyvelerde, çay, kahve, kakao, şarap gibi bitkisel ürünlerde yüksek miktarda bulunan en çok çeşite sahip fitokimyasallar grubudur. Antioksidan özellikleriyle bilinen polifenoller aynı zamanda kansere ve enfeksiyonlara karşı koruyucu, kanın pıhtılaşmasını engelleyici gibi etkilere de sahiptir. Polifenoller, kırmızı kan hücrelerine bağlanarak insan kanının toplam oksidan temizleyici kapasitelerini arttırabilir.
Fenolik bileşiklerin güçlü bir grubu olan flavonoidler domates, brokoli, maydanoz, soya fasulyesi, tahıllar, lahana, kabak, patates, salatalık, havuç, narenciye, çilek, elma, frambuaz, brokoli, ginko bloba, siyah ve yeşil çay gibi besinlerde bulunmaktadır. Flavonoid ailesinde bulunan antosiyanin ise özellikle kırmızı, mavi, mor pigmentli besinlerde bulunur. Çok güçlü bir antioksidan kaynağı olan antosiyanin hücre yaşlanmasını önleyici özelliğe sahiptir. Yine yaban mersinindeki antosiyanin hipoglisemik etki göstermektedir.
Çay polifenol grubuna ait kuersetin ve kateşinden zengindir. Özellikle yeşil çayın kateşin içeriği oldukça fazladır. Kateşin, tümörün büyümesini önleyici yani anti-tümör etkiye sahiptir. Ayrıca antioksidan özelliğine de sahiptir. Bu içeriğinden dolayı çay içmenin antioksidan kapasiteyi arttırdığını söyleyebiliriz. Kuersetin başlıca soğanda olmak üzere turpgiller, üzüm, elma, yaban mersini gibi birçok besinde bulunmaktadır. Kuersetin doğal bir kanser önleyicidir. Üzüm ise polifenollerden kuersetin, proantosiyanidin ve fenolik flavonlardan zengindir. Öyle ki proantosiyanidin C ve E vitaminlerinden daha güçlü antioksidan etkilere sahiptir.
Bir diğer fenolik bileşik olan flavona ait apigenin en yüksek düzeyde maydanozda bulunmaktadır. Bunun yanı sıra kereviz, enginar, çin lahanası, biber, kiraz, üzüm, papatyada bulunmaktadır. Virüslere ve enfeksiyonlara karşı olan apigenin bağırsak çalıştırıcı etkisi de vardır. Zeytinyağ, polifenollerden zengin diğer bir bitkisel üründür.
Karotenoidler
Karotenoidler, antioksidan olarak davranırlar ve bu şekilde kanser önleyici etkinliği vardır. Güçlü bir antioksidan olan kırmızı renkli karotenoid türevi likopen, domates ve domates ürünleri, karpuz, greyfurtta bulunmaktadır. İşlenmiş domates ürünlerindeki likopenin, taze domatesten daha fazla emildiği de dikkat çekicidir. Likopen, özellikle prostat kanserinin önlenmesinde ve kalp hastalıklarından korunmada önemlidir. Bunların yanı sıra havuç, ıspanak, karnabahar, turp, kivi, ananas, üzüm, patlıcan, kereviz, hindiba karotenoid içeriklerinden dolayı önemli besinlerdir.
Fitoöstrojenler
Fitoöstrojenler, östrojen benzeri etki gösteren bitkisel bileşiklerdir. Baklagiller ve soya fasulyesi fitoöstrojenlerce zengindir. Fitoöstrojenler, hormon bağımlı olan kanserlerin önlenmesinde ve tedavisinde önemlidir. Özellikle soyadan elde edilen izoflavon grubunun kolesterol düşürücü, kardiyovasküler hastalık riskini azaltıcı, osteoporozu önleyici, menapoz şikayetlerini hafifletici etkileri bulunmaktadır.
Fitosteroller
Başlıca kolesterol düşürücü özellikleriyle bilinen fitosterollerden β-sitosterol, prostat kanseri gelişiminin önlenmesinde kullanılır. Narenciye, havuç ve lifli yeşil sebzeler fitosterol kaynaklarıdır.
Organo-sülfür bileşikleri
Soğan, sarımsak, pırasa, ananas sülfitlerce zengin besinlerdir. Organo-sülfür bileşikleri, kanser hücrelerinin gelişimini engeller, antioksidan enzimlerinin 3 kat artışını sağlar. Sarımsaktaki antioksidan bir organosülfür bileşiği olan allisin sarımsağa özel koku ve lezzeti verirken aynı zamanda kardiyovasküler sistemi koruduğu bulunmuştur. Yine soğan ve sarımsakta bulunan allilik sülfitler immün sistemi güçlendirir, tümör hücre çoğalmasını baskılayan enzimleri uyarır. Brokoli, brüksel lahanası, lahana, karnabaharda bulunan sülforafan, H.pylori bakterisini öldürerek mide kanseri gelişimini önlemektedir.
Resveratrol
Güçlü bir antioksidan olan resveratrol aynı zamanda antifungal, antimikrobiyal, anti-tümör, H.pylori bakterisinin gelişimini engellemek gibi etkilere sahiptir. Meme ve prostat kanserine karşı koruyucu ve tedavi edicidir. Kanser hücrelerinin büyümesini engeller. Asma yaprağında ve üzümlerin kabuğunda sentezlenir. Üzüm, şarap, yer fıstığı, yaban mersini bilinen en iyi kaynakları arasındadır.
Terpenler
Uçucu yağların yapısında bulunan en önemli maddelerdir. Narenciye, kiraz, vişne, nane, kahve çekirdeği gibi besinlerde bulunan terpenler de yine kanser riskini azaltmaktadır. Terpen ailesinden timol, kekik, tarçın, hindistan cevizi, karanfil, fesleğen gibi bitkilerde bulunur. Antibakteriyel ve yatıştırıcı özelliğe sahip olduğundan diş hekimliği uygulamalarında kullanılmaktadır.
Kurkumin
Zerdeçaldan gelen en önemli bileşiklerden biridir. Kanser hücresi istilasını engelleyen kurkumin, radyoterapiye bağlı yan etkilerin ve semptomların azaltılmasında aktif rol oynamaktadır.
Kaynaklar
- Evcimen, M., Aslan R. (2015). Yaygın Kullanıma Sahip Tıbbi Aromatik Bitkilerdeki Bazı Antioksidan
Fitokimyasalların Fizyolojik Etkileri. Kocaeli Veteriner Dergisi, 8(2):65-78. - Zhang, Y., Gan, R., Li, S., Zhou, Y., Li, A., Xu, D., Li, H. (2015). Antioxidant Phytochemicals for the Prevention and Treatment of Chronic Diseases. Molecules, 20(12): 21138–21156.
- Dündar, Y. (2001). Fitokimyasallar ve Sağlıklı Yaşam. Kocatcpe TIp Dergisi, 2,131-138.
- Coşkun, T. (2005). Fonksiyonel Besinlerin Sağlığımız Üzerine Etkileri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 48: 69-84.