BilimGenelMakalelerTeknoloji

Çin Odası Deneyi

Google News Abone Ol

Çin odası deneyi yapay zekanın tam karşısında olan bir deneydir. Turing testi; yapay zekanın tıpkı insan beyni gibi düşünebilir mi, tıpkı insan beyni gibi işlem yapabilir mi sorularını cevaplayan testtir. Bunun üzerine çalışmalar yapan Alan Turing insan beynini, yapay zekaya uyarlamaya çalışmış ve insan beynini bilgisayar gibi görmüştür. “Makineler düşünebilir mi?” ve “Bilgisayar duygusal tepki verebilir mi?” sorularından yola çıkarak araştırma yoluna girmiştir.

Günümüzde de yapay zekanın ön planda olduğunu görmekteyiz. Üretilen robotlar, kullandığımız bilgisayarlar, makineleşme bunun örnekleridir. Sanıyoruz ki gelecekte yapay zeka insan gücünün önüne geçecek. Buna ek olarak örnek vermek gerekirse “Eliza programı” yapay zekanın, insan beyni açısından önemini vurguluyor.

Eliza Programı

Weizenbaum tarafından geliştirilen program sanki bir insan gibi karşılıklı olarak sohbet edebiliyor ve mantık çerçevesi içinde cevaplar verebiliyordu. Genel olarak olumlu sonuçlar verse de, çoğu zaman da alakasız ve olumsuz cevaplar da verebiliyor. Eliza programı sanki doktormuş gibi yanıtlar veriyor, konuya uygun sorular soruyordu. Günümüzdeki uzmanlar yaklaşık 2050 yıllarında cüzi bir miktara alınan bilgisayarın insan gibi çalışacağını, insan gibi tepkiler vereceğini öne sürmüştür. Bu bir yandan sevindirici ve bir yandan da ürkütücü bir olaydır. “İnsanoğlunun yerini robotlar mı alacak?” soruları herkes tarafından sorulmaya başlanmıştır.

Çin Odası Deneyi

Felsefeci John Searle tarafından yapay zekaya karşı yapılan bir deney olarak göze çarpar. John Searle hiçbir zaman bir bilgisayarın, insan beyni gibi işlem yapamayacağını, insandan daha akıllı olamayacağını savunmuştur. Bunun üzerine “çin odası” adlı deneyini gerçekleştirdi.

Deneyde odaya kapatılmış bir kişi vardır. Bu kişi İngilizce biliyor ama Çince bilmiyordur. Odada Çince kartlar ve Çince karşılıkları verilmiş İngilizce kartlar vardır. Odada iki posta deliği bulunmaktadır. Bu posta deliğinden odadaki kişiye sorular sorulup, uygun cevaplar verilmesi beklenir. Bir posta deliğinden Çince bir yazı atılıyor. Odadaki kişi kartlar yardımıyla bu yazıyı İngilizceye çevirip, diğer delikten uygun cevabı atıyor. İkinci bir gözle bakıldığında bir programın, gerçek hayata uyarlanış biçimini görmekteyiz. Buradaki sonuç ise makinenin bazı işlemleri, bazı eylemleri kopyalamış ve uygulamış olması akıllı olduğunu göstermemek olduğudur.

Ali Kavaktepe

Doğma büyüme İstanbulluyum. İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden onur öğrencisi olarak mezun oldum. Felsefeye, okumaya, araştırmaya merakım hayatımın her alanında, her zamanında olmuştur. Çocukluğumdan beri öğretmenlik, bilim ve bilgiye olan merakım gün geçtikçe daha çoğaldı. Araştırıyor, şüphe ediyor, körü körüne duyduğuma inanmıyordum. Kendim tecrübe ederek, deneyimleyerek bu bilgiyi elde ediyordum. Zaman geçti,hayalim olan öğretmenliğe ilk adımlarımı attım. Ama ilk hedefim kesinlikle akademik olarak felsefeye yönelmek. Bilgi edindikçe ne kadar az bildiğimi fark ettim ve bilginin, gerçeğin peşine düştüm.

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı