NASA’nın açıklamalarına göre; tek bir yıldızın etrafında dolanan, Dünya boyutlarında tam 7 adet gezegen keşfedilmişti.
Yıldızın sisteminde bulunan 7 gezegenin, yaşam bulundurmaya bir hayli elverişli olduğu düşünülüyordu, hatta 6’sı kayalık olan, 7’sinin de su bulundurma ihtimali olan, 3’ünde sıcaklıkların 0-100 derece arasında olduğu tahmin edilen bu gezegenlerin; Güneş Sistemi dışında biyolojik izlere rastlayabilmemiz için en büyük fırsatı verdiği yönünde fikirler de mevcuttu.
İlk defa gezegenimize bu kadar benzeyen ve aynı yıldız yörüngesinde olan gezegenlerin bulunması büyük umut oluşturmuştu.
Amerika, Lawrence Livermore Ulusal Laboratuarı tarafılan yürütülen araştırmada, bu gezegen hakkında şu ana dek alınan en gerçekçi veriler elde edildi. Keck teleskoplarının önemli bir parçası olan OSIRIS adlı son teknoloji ürünü sistem, keşfedilen gezegenin kimyasal içeriğini de tanımladı. Gezegenin atmosferinde su buharı ve karbon monoksit bulunuyor. Bu derece detaylı bir çalışma sayesinde, astronomlar atmosferdeki su ve karbon oranlarını araştırarak gezegenin nasıl oluştuğunu anlayabilecekler. Bugüne dek, diğer güneş sistemlerindeki gezegenlerin nasıl oluşmuş olabileceği hakkında kesin veriler elde edilememişti.
Yeni keşfedilen gezegenin atmosferi, bizim güneş sistemimizde geçerli olan birinci senaryonun bu sistemde de gerçekleştiğine dair bazı ipuçları verdi. Gezegenlerin çekirdekleri yeterli büyüklüğe geldiğinde kütleçekim güçleri de artık çevrelerindeki gazları emmeye ve gezegeni büyüterek şekillendirmeye başlıyor.
Normalde bu gazlardaki oksijen miktarının sadece bir kısmı emilebildiği için gezegenlerin çoğunun atmosferinde su bulunmuyor. HR 8799 adlı yıldızın oluşturduğu sistemde bulunan bu gezegen, Dünya’dan 130 ışık yılı uzaklıkta. Sistemde dört adet gaz devi gezegen mevcut. Çok büyük oldukları için daha detaylı bir şekilde gözlenebiliyorlar.
Bu da HR 8799’u astronomi araştırmaları için mükemmel bir örnek haline getiriyor. Ancak gezegenin atmosferinde su olmasına rağmen, tıpkı Jupiter gibi bir gaz devi olduğu için yaşamın şekillenebileceği bir yüzeyi bulunmuyor. Yine de bu keşif, Dünya benzeri gezegenlerin yapılarının anlaşılabilmesi için önemli.
Uzay her zaman oldukça fazla ilgimi çekmiştir. Makalenizi soluksuz okudum. Teşekkür ederim.
Faydamız dokunduysa ne mutlu bize. Beğendiğiniz ve takip ettiğiniz için biz teşekkür ederiz.