BilimGenelMakaleler

Taç Utangaçlığı

Google News Abone Ol

Biz insanlar doğanın bir parçası olduğumuzu unutup ne kadar ona karşı dursakta, o bir şekilde bize onun parçası olduğumuzu hatırlatıyor. Ve tabii ki onun parçası olmanın belirli kuralları olduğunu da bir şekilde öğretiyor. Ne kadar biz fark etmesekte aslında bizi bizden koruyor.

Bütün bir dünya olarak corona virüsü ile uğraştığımız şu günlerde hepimize söylenilen en temel kural sosyal mesafeyi korumak. Ne kadar koruduğumuz tartışma konusu olsa da bunu bizden çok çok daha iyi yapan birileri var; ağaçlar. Bu yazıda size en güzel sosyal mesafeyi anlatacağım, taç utangaçlığını.

Taç Utangaçlığı Nedir?

Japon karaçamı, sıtka ladini, okaliptüs, siyah mangrov, karaağaç gibi ağaçlarda daha çok görülen bu eşsiz doğa olayı ağaçların taç yapraklarının birbirine dokunmaması sonucu oluşuyor. Ağaçların zaten birçok duyguyu hissettikleri, birbirlerini düşündükleri, acıyı ve sevgiyi hissettikleri ve karşılık verdikleri bilimsel makalelerle de desteklenen bir konudur. Sihir gibi gözüken taç utangaçlığı ise ilk kez 1920’li yıllarda araştırılmaya başlanıyor. Dünyanın farklı yerlerinde bulunan ağaçların da birbirlerine bu şekilde tepki verdiği gözlemleniyor. En iyi sanatçı olan doğa, burada da sanatını ve oluşturduğu estetiği bize mükemmel şekilde gösteriyor. Ağaçların türü fark etmeksizin taç yaprakların birbirine dokunmamak uğruna çizdiği zikzaklı yollar, bizim gökte yeşilin tonlarından oluşabilecek en harika çatlakları izlememize fırsat veriyor.

Taç Utangaçlığının Sebepleri Nelerdir?

Bilim adamlarının bazı hipotezlerine göre ağaçların bu görüntüyü sergilemesinin 3 ana sebebi bulunuyor. Bunlardan ilki rüzgarlı havalarda ağaçların birbirine çarpması sonucu birbirlerine verebilecekleri hasarlar. Yani ilk hipoteze göre ağaçlar birbirlerine istemsizce zarar vermek istemedikleri için birbirlerinden uzakta duruyorlar. İkincisi ise biliyoruz ki bitkiler fotosentez yapıyorlar ve bunun için de güneşe ihtiyaçları var. Bu durumda da taç dokunulmazlığı oluşuyor çünkü yapraklar birbirlerine dokunmasın ki eşit miktarda güneş ışığından faydalanılabilinsin. Üçüncü ve son hipoteze göre ise taç utangaçlığı oluşuyor çünkü bir ağaca zarar veren bir böcek diğer ağaca yapraklar sayesinde kolayca ulaşıp ona da zarar vermesin.

Bunlar bilinen sebepleri ama sebep her ne olursa olsun, bu görüntüler bize doğadan öğreneceğimiz daha birçok şeyin olduğunu gösteriyor. Uyum içinde, adaletli bir şekilde yaşamanın en güzel örneği olan doğa, şu günlerde ne kadar bizi kısıtlasa da sadece ondan aldıklarımızı telafi etmeye çalışıyor. Ne kadar fark etmesekte bize yapabileceklerini düşününce ki bizim ona yaptıklarımızı hepimiz biliyoruz, onun bize verdiği bu cezanın gayet insaflı olduğu aşikar.

Nilgül Bozkurt

Kütahya da doğdum. Daha sonra babamın işi dolayısıyla Balıkesir Edremit'e taşındık. Ortaokul ve lise hayatım orada geçti. Daha sonra Manisa Celal Bayar Üniversitesi mekatronik mühendisliği bölümünü kazandım; öğrenim hayatımı da 3 yıldır burada sürdürüyorum. Bir şeyler okumaya, okuduklarımdan birer parça notlar yazmaya alışkınım. Bu platforma ise öğrendiklerimi ve yazdıklarımı paylaşmak, kendimi geliştirmek için katıldım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir