BilimGenelMakaleler

Covid-19’un Dünya Üzerindeki Etkisi

Google News Abone Ol

Covid-19 Salgınının Sosyolojik ve Psikolojik Etkileri

Bu günlerde her dönemde görülen ve hala görünmeye devam eden bir hastalıkla, bir Pandemiyle savaşmak durumundayız . Şu an için mücadele ettiğimiz Pandemi Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 adı verilen bir virüstür. Bu virüsün yayılma hızının çok yüksek olması tüm insanlığı korkutmaktadır. Yayılma hızının yanında ölüm oranlarının fazlalığı insanlığı psikolojik olarak yıpratmaktadır. Psikolojik olarak insanları etkileyen diğer husus ise bu Pandeminin sebep olduğu karantina dönemidir. Bu dönemde insanlar hayat şartlarını kısıtlamak durumunda kaldıkları için psikolojik olarak olumsuz etkilenmektedirler.  Bu Pandemi psikolojik etkileri olduğu kadar sosyolojik yani toplumsal olarak da zor bir dönemde olduğumuzu göstermektedir. Toplumsal olarak ve kişisel olarak insanlar kendilerine farklı sorular sormaya başlamıştır. Bu sorular insanlığın nereye gittiği kişinin kendi konumunu toplumsal yapısını ve ülkenin durumunu sorgulanmaya gidilmiştir. Bunun tabi ki de olumlu dönüşleri olacaktır.

İnsanları psikolojik olarak etkileyen diğer bir sebep belirsizliktir. Her gün yapılan açıklamalar ölüm sayılarının artışı, vaka sayısındaki artışlar ve bu duruma alışmak zorunda olmak ister istemez stres ve kaygına neden olmaktadır. Bu kaygı ve stres hastalık hakkında daha geniş bilgi edinmek, nasıl önlem alınması gerektiği konusun da araştırmalar yapmaya başlamıştır ama günümüzde sosyal medyada paylaşılan şeyler arasında doğru bilgiye ulaşmak zorlaşmıştır. Sosyal medyanın bilgeye ulaşma kolaylığı da aynı derecede korkutucudur. Bu dönemde vakalar ile hastanelerdeki durum ile ilgili yapılan paylaşımlar ne kadar önlem alınması açısından paylaşılsa da bu görüntü ve videolara maruz kalmak psikolojik olarak yıpranmalara sebep olmaktadır.

Covid-19 insanlarda kontrol edilemeyen bir stres ve kaygı halinde devam ederse, kişilerin içe kapanma gibi davranışlar görülmeye başlayacak ve bu davranışlar da kişilerin bireysel davranışlarını büyük ölçüde etkileyecektir. İnsanlar daha fazla önlem almak isteyecek ve durum zamanla takıntı derecesine kadar gelecektir. Kaygı içerisinde olan insanlar en küçük bir şikayet durumunda kaygılanıp hasta olduklarını düşünmekte bu şekilde panikleyerek hastanelere akın etmektedir bu durumda doktorlar için iş yükü olmanın yanında gerçek hastaların tespit edilmesinde gecikmeler yaşanacaktır. Bu yoğun kaygı ve stres psikolojik ve sosyolojik sıkıntılarının yanında sağlık sıkıntılarına da sebep olmaktadır.

Bu virüsün sürekli gündemde olması alınan acı haberler stres kaygı yeme ve uyku düzensizliğine sebep olduğu için karantina döneminde çoğu insan kısır bir döngüye girmiştir. Stres kaygı uykusuzluğa uykusuzluk yeme bozukluklarına ve bütün bunlarda daha çok strese girmeye sebep olmakta ve insanlar psikolojik olarak zor durumda kalmaktadır. Bu döngüyü bir yerden kırmak gerekir. Bu dönemi kabullenerek normal hayat alışına dönmeye çalışılarak bu döngüyü kırabiliriz. Dünyanın da bu küresel döngüyü kırması dileğiyle

Küresel Salgın Boyunca İş Dünyasında Oluşan Değişimler

İş dünyasının önde gelen kuruluşları tarafından bu Pandemi nedeniyle ülke ekonomilerinin zor zamanlardan geçtiği düşünülüyor. Hastalığa neden olan virüsün bulaşıcılığının yanında, ekonomik anlamda oluşturacağı olumsuz etkilerin iş dünyasında yayılma göstereceği ön görülen bir şeydir.  Bir diğer endişe ise, üretimin azalması, salgın sebebiyle toplumlarda artan kaygılar yüzünden tüketimin artması ve bununla bağlantılı olarak ekonomik verilerde düşüş eğilimi bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz bu günlerde halk sağlığına yönelik önlemlerin uygulandığını, yüksek maliyetler sebebiyle birçok ülke ekonomisi durağan bir döneme girmiştir.

Yapılan ekonomik analizlerde, gelecekte oluşacak ekonomik şokların sebep olduğu hasarları azaltmak için, ülkelerin daha ciddi harekete geçmesi ve devletlerin insanlara yaşamlarını sürdürmek için daha sistemli bir hizmet sunması ve sağlık krizi geçtiğinde özel sektöre duyulacak olan ihtiyacı desteklemesinin gerekmektedir. Büyük ya da küçük tüm işletmeler, özellikle havacılık, lojistik, turizm ve konaklama gibi alanlar iş gören şirketler ve küçük işletmeler ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Bazı sektörlerde iflaslar ve iş kayıpları yaşanmakta, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) İçin ticari faaliyetlerin sürdürülmesi zorlaşmıştır. Seyahat yasakları, sınır kapatmalar ve karantina önlemleri doğrultusunda, başta kayıt dışı ve kayıtsız istihdam edilen işçiler olmak üzere birçok işçi işlerine gidememektedir. Durumun belirsizliği ve oluşan panik ortamı göz önüne alındığında, işletmelerin yatırımlarını, mal ve işçi alımını geciktirmesi bu dönemde ön görülen bir durum olmuştur. Bu süreçte bazı işçilerin şirket içinde huzursuzluğa ve iş bırakma gibi eylemlere yol açmış bu da iş yerlerini zor duruma sokmuştur. Bunun üzerine iş verenlerin çalışanlarına esnek çalışma saatleri önermesi, izinli sayması gibi arayışlar doğrultusunda Home Office gibi farklı çalışma sistemlerine başvurulmuştur. Pandeminin etkilerini azalıncaya ve yaşamın normale dönünceye kadar bunun devam etmesi beklenmektedir.

Süreklilik ve değişim hayatımızın hep bir parçasıydı. Ama sanki son zamanlarda dünya tarihinde değişim daha da sürekli olmuştur. Corona virüsü krizinde ise güven kaybı sadece finansal olarak yaşanmıyor. Güven sorunu artık hayatımızın her alanında bulunuyor. Devletler birbirlerine güvenmiyorlar. Havaalanlarını başka ülkelerden gelen yolculara kapatıyorlar veya gelen yolcuları uzun bir süre karantinaya alıyorlar ve onları takip ediyorlar. Küresel dayanışma ve güven yerini ülkelerin problemlerini kendi başlarına çözmeye çalıştığı bir dönemdeyiz. Türkiye’de dünya ekonomisinin gidişatına dair planlar yapıyor, avantajlarımız ve dezavantajlarımızı neler diye düşünüyor bu planları dünyanın her yerinde birçok firma belki de bizden daha iyi imkânlarla yapıyorlar. Onlar da Türkiye’de üretim yapmanın avantajlarını ve dezavantajlarını tahlil etmeye çalışıyorlar. Bu sebeple bu dönemde biz sadece ihracatımızı nasıl artırırız planları yapmak yerine, sermaye yetersizliğinin olduğu bu süreçte firmalarımıza stratejik ortaklar alabilir miyiz sorusunu daha fazla düşünmeliyiz. Örneğin Çin firmaları bu dönemde hem ticaret yaparken Amerika başta olmak üzere bazı piyasalara girmekte zorlanmaya başlamış durumda. Corona krizi sonrasında üretimlerinin bir kısmını Türkiye gibi bir ülkeye kaydırıp Çinli bir firma olarak görünmektense Türkiye’de üretim yapan bir firma olmayı tercih edebilirler. Bu şekilde Çin Türkiye dahil birçok ülkeden firmalar satın alarak kendi ekonomisini destekleyebilir ki geçmiş zamanlarda Çinli firmaların bu stratejiyi uyguladığı tarih sayfalarında görülmektedir.

Bu süreçte stratejik davranılırsa Türkiye önemli bir üretim yeri olabilir. Şuan ülkelere baktığımızda Çinin hep kendi çıkarları önde tuttuğu veya hep ya hiç anlayışına sahip olduğu görülmektedir bununda bu süreçte kolay kolay değişmeyeceğini biliyoruz ama Türkiye için aynı şey söz konusu olmadığı için bu süreçten daha iyi bir ticaret yaparak değerlendirilebilir. Türkiye sermaye ihtiyacı olan ama esnek, güçlü üretim ve iş gücüyle bu üretimi büyütebilecek güçlü bir ortak olarak dünyada öne çıkıyor. Şu an Anadolu’daki birçok firma Avrupa’daki ortaklarıyla ortak üretim yapıp Avrupa’ya ve üçüncü ülkelere ihracat yapıyorlar. Bu sebeple bu dönemde sadece yerli üretim ve ihracatımızı artırmayı değil, küresel üretim ve satış ağlarımızı da uluslararası ortaklıklar kanalıyla nasıl artırabiliriz konusunda kafa yormalıyız. Üçüncü ülkelere sadece ihracat yapmayı değil, yerel üretimin ve üretim çeşitlendirmesinin artacağını düşünerek finansal gücü kuvvetli uluslararası ortaklarımızla diğer ülkelerde yatırım yapmayı düşünmemiz gerekiyor.

Sonuç olarak; Çin başta olmak üzere birçok ülkenin imajı zedelenmiş durumda bu süreçte yapacağımız en iyi şey uluslararası ortaklarla çalışıp daha çok yere satış yapmak ve bunun yanında dışa bağımlılığı azaltarak ülke içinde tarım, teknoloji, eğitim gibi alanlarda yeni atılımlar yapmaktır.

Küresel Salgın Sonrasında Dünya Düzenindeki Değişiklikler

Bu Pandemi sürecinin sonunda hem kişisel olarak hem ülke olarak hem de dünya düzeni olarak değişmeler tabi ki de olacak hatta bu süreçte çocuklarımıza bırakacağımız yeni alışkanlıklarımız bile olacak. Bu alışkanlık neden diye soracak olursak ilk olarak temizlik ve kişisel hijyenin önemi yeni dünya düzeninde silahlarla savaşılmıyor mikroorganizmalarla savaşılmakta bu yüzden kişisel hijyenin önemini şuan anladığımız gibi gelecek nesillere de açıklayıp anlatacağız ve bu onlara bıraktığımız bir miras olarak kalacak. Kişisel hijyen dışında çocuklarımıza bırakacağımız bir diğer alışkanlık ise sosyal mesafe yani 1 metre kuralı. İstesek de istemesek de bu Pandemiyi atlattıktan sonra bile sevdiklerimize sarılırken onları korumak adına bu sarılmaları en aza indireceğiz çünkü dünya olarak dersimizi aldık eski güzel günlerimize döneceğiz diyoruz ama bu günlere dönersek bile hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü biz yaşayarak çoğu şeyi acı bir şekilde tecrübe ettik.

Bu alışkanlıklar dışında insanlar kişisel olarak bir sorgulayışa bir iç yolculuğa girmekteler ve bu iç yolculuklar da yeni dünya düzeninde bulunan insanların bakış açılarını belirleyecek. Şuan insan olarak şunu düşünüyoruz insanlar ne kadar insan olabilmiş evet bu Pandemini bize katması gereken şeyin empati olduğu gördük. Ben demek yerine bu olaylardan dolayı sürekli bir kurban aramayı bırakıp biz demeliyiz. Biz ne yaptık veya biz insanlık olarak ne yapmadık eksiklerimiz neler neden bunlar oldu dünya insanlık evlere kapanınca toparlandı diyoruz ama asıl soru şu insanlık olarak ne yapıyorduk da doğa biz yokken daha mutlu bizle beraber mutlu olması gerekmiyor muydu? Biz doğa için güzel şeyler yaparken doğa bizi ödüllendirmiyor muydu? Doğa biz olmadan mutluysa biz yanlış bir şeyler yapmışız demektir. Suçlu aramayı bırakıp hepimizin suçlu olduğunu kabullenmeliyiz ve bu Pandemiden sonra aynı hataları yapmamak için kendimizi yüreklendirmeliyiz.

Ülkeler bazında yeni dünya düzeni ise; hangi alanlara yönlenmemiz gerektiği ülkemizin neye ihtiyacı olduğunu ve hangi alanlara yatırımlar ve yenilikler yapılmalı konusunda kafa yorulmalıdır. Bu sektörlerden biri tarımdır çünkü tarım açlığın büyük bir kısmını karşılamaktadır eğer tarım konusunda yeterli çalışma alanları mevcutsa bu gibi Pandemik durumlardan en az hasarla kurtulabiliriz. Çünkü görüyoruz ki sınırlar kapandı ve dış ülkelerden alım olmayınca ülke olarak kendi içimize dönmek zorunda kaldık bu da bize şunu anlatıyor dışa bağımlılığı en aza indirmemiz gerekiyor ve ülkenin kaynaklarından yararlanmayı artırmamız kesinlikle yeni dünya düzeninde ayakta kalmamızı sağlayacaktır. Bir diğer alanlar ise teknoloji ve eğitimdir.

Dünya olarak gerçekleşecek değişimler ise; dünya yöneten güçlü devletlerde değişmeler olaraktır bu virüse karşı en iyi önlemleri alan devletler daha güvenilir ve daha güçlü olarak kabul edileceklerdir. Şuan birbirleri ile ticaret yapan ülkeler bu Pandeminin durumuna göre anlaşmalarını gözden geçireceklerdir. Şirketler aldıkları malların hangi ülkelerden geldiğine daha fazla dikkat edecek, daha verimli çalışma sistemlerine geçilecektir. Aynı şekilde bu pandemiyle etkili bir şekilde mücadele eden devlet liderleri de itibar kazanacak diğer liderler gözden düşecektir.  Pandemi dolayısıyla şuan dünyada uygulanan kısıtlamaların Pandemiden sonra büyük çoğunluğu kalksa da eskisi gibi bir özgürlük söz konusu olamayacak. Yani özgürlüğün daha az olduğu yeni bir dünya düzenine girmiş bulunuyoruz.

Yeni dünya düzeninin bize getireceği bir diğer yenilik ise yapay zekanın geliştirilmesi ve bu alanlarda yapılacak uygulamaların artırılması gerektiğidir.

Kaynaklar

  1. https://www.guvenliweb.org.tr/blog-detay/koronavirus-covid-19-salgini-ve-koronafobi-etkisi
  2. Üstün ve Özçiftçi, COVID-19 Pandemisin de Sosyal Yaşam ve Etik; 2020
  3. Sosyal Bilimler Dergisi/Yeni Dünya Düzeni Bağlamında Sosyal Medya ve Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Pandemisi
  4. CBÜ sosyal bilimler dergisi, Zeynep Ekşi, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Cinoğlu; Ekim 2012
  5. TÜBA Covid-19 Pandemi Değerlendirme Raporu

Mervenur Yetim

Merhaba; ben Mervenur Yetim 1997 Şanlıurfa doğumluyum. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunuyum. Sürekli çalışan, kendini geliştiren ve daha çok şey öğrenmek için çabalayan, öğrenmeye açık ve çalışmayı çok seven biri olarak öğrendiklerimi herkesle paylaşmayı amaçlı[email protected] mail adresinden ulaşabilir, merak etiğiniz şeyleri sorabilirsiniz.

3 Yorum

  1. Mervenur hanım elinize sağlık çok güzel bir makale olmuş tebrik ederim efendim zevkle okudum.

  2. Mervenur hanım makalelerinizi beğenerek okuyorum yazılarınız çok ilgimi çekiyor çok güzel konulara değiniyorsunuz başarılarınızın devamını dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı