Beynimiz belirsizliklerle baş etmekte zorlanır ve korku teorileri doğurur. Korku esnasında kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte hissedilen duygunun dozu kasların kasılmasına sebebiyet verirken, nefes alışverişinde ve kalp atışında hızlanma olur. Buna sebep olan adrenalindir.
Adrenalin Nedir, Nelere Sebep Olur?
Adrenalin, 1894 yılında keşfedilmiştir. Böbrek üstü bezlerin iç kısımları tarafından öz bölgede salgılanan bir hormondur. Bu hormonun görevi canlıyı tehlike anında dinç tutmak ve olası durumlara karşı hazırlamaktır. Adrenalin bu enerjiyi karaciğerdeki glikojenin glikoza dönüşmesi ile elde eder. Bu durumda hayati organlara giden kan damarları genişler, karaciğere ve deriye giden damarlar daralır, acı hissi azalır, göz bebekleri büyür dolaylı olarak görüş açısı daha çok ışık alır ve görüş netleşir. Beden ve ruh manen ve maddeten güçlü hisseder. Kanda adrenalin seviyesi yükseldikçe vücutta ki kanın büyük bir kısmı kaslara doğru hareket eder. Bu, tehlike anında reflekslerin daha hızlı çalışmasını sağlar. Bir diğer deyişle algı kapasitemiz artar. Rengimiz solar, tükürük bezlerimiz kurur ve sindirim yavaşlar.
Adrenalinin Hayatımızda ki Yeri
Ruhumuzu yöneten 6 hormon vardır. Bunlardan biri de adrenalindir. Adrenalinden zevk alan bağımlı insanlar olduğu gibi, bu duyguya karşı vücudunun gösterdiği sistemli savaşa karşı koyamayan ve bundan dolayı kalp krizi geçirip hayatını kaybeden insan sayısı yaşamımızda pek çok. Yapılan araştırmalara göre milli maçlara ev sahipliği yapan ülkelerde takım taraftarlarının kalp krizi geçirme oranı gündelik oranlara kıyasla daha yüksek. Aynı zamanda adrenalin spor yaptığımızda iyi hissetmemizi sağlayan, hoşlandığımız bir durum karşısında vücudun ısınmasını, ellerin titremesi ve midede ki yumruya sebep olan hormondur.
Bu hormon riskler karşısında hayat mücadelesi vermemiz üzerine devam ederse bağımlılık halini alır ve ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Ancak kriz yönetimi konusunda uzman olan kişiler ve psikiyatristler 12 hafta ile 1 yıl gibi bir sürede bağımlı kişileri sıkı gözetim altında tutarak %70 oranında bu hormonu kontrol altına almayı başarırlar.
Adrenalin hormonu yeri geldiğinde hayat kurtarıcı bir hal alabiliyor. Bu durumu 1982 yılında yaşanmış bir olay ile açıklayabiliriz. “Tonny CAVALLO bir gün evinin garajında havada olan arabasıyla ilgilenirken kriko birden kapanıyor ve Tonny arabanın altında kalıyor. Bunu gören 51 yaşında ki annesi vücudunda salgılanan adrenalin hormonunun etkisiyle arabayı bir kaç saniye boyunca tereddütsüz havada tutmayı başarıyor.”
Bilinçli olarak vücuda alınan adrenalin aynı zamanda bir tedavi yöntemidir. Besin alerjisi olarak da bilinen Anafilaksi, ciddi bir alerjik reaksiyondur. Bu alerji besinin tüketilmesiyle ilgili değildir. Kişi besin ile aynı ortamda bulunduğunda ya da besini tüketen kişiyle temasta bulunduğunda ortaya çıkar. Anafilaktik şoka giren kişinin tüm vücudu kısa zamanda etkilenir. Bu alerjik reaksiyona karşı üretilen antikorlar sebebiyle(farklı bir grupta olan kanın vücudumuza verilmesi gibi) çökme ile şok yaşanır. Bu durumda kişiye adrenalin uygulanması ilk tedavi yöntemidir.
Adrenalin bağımlı olmamızı sağlayan bir çeşit tehdit, aynı zamanda oluşabilecek bir tehlike durumunda bizi güçlendiren ve cesaret sergilememizi sağlayan mükemmel bir yetenektir.
Kaynakça
- https://www.acibadem.com.tr/Hayat/Bilgi/anafilaksi-nedir
- https://www.journalagent.com/cocuk/pdfs/CD_17_4_139_144.pdf
- https://aklinizikesfedin.com/adrenalin-performans-ve-aktivasyon-hormonu/
- https://www.diyadinnet.com/bilgi-1265-adrenalin
Tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum sevgili Hilal..
Yazılarını ilgiyle takip edeceğimden şüphen olmasın.
Emeklerinize layık olmaya çalışıyorum hocam, çok teşekkür ederim.